Somut olayda, görevsizlik kararının kesinleştiği 20.09.2009 tarihinden itibaren on günlük süre içinde herhangi bir başvuruda bulunulmadığı ve 10 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra dava dosyasının re'sen görevli mahkemeye gönderildiği, on günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olup mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden nazara alınacağı, HUMK.nun 193/son maddesi hükmü göz önünde tutularak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, mirasçılık belgelerine, satış ve devir senetlerine göre davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizliğin olmadığı, iddianın ileri sürülüş şekline göre, İ. Özçobanoğlu mirasçılarından N.t ile Altun arasında menfaat çatışması bulunduğundan İ. Özçobanoğlu terekesine temsilci atanması usul ve yasaya aykırı ise de temyize konu davanın yukarıda adları belirtilen her üç davacı adına vekilleri tarafından açılıp yürütülerek temyiz edildiğinden bu hususun ayrıca bozma nedeni yapılmadığı, diğer yandan, İ. Özçobanoğlu mirasçılarından Altun Özçobanoğlu aleyhine davalı gösterilmek suretiyle usulüne uygun olarak harcını yatırmak suretiyle dava açılmadığından mirasçı Altun Özçobanoğlu'nun 6/30 payının muhafaza edilerek üzerinde bırakılmasında yasaya aykırı yön görülmediği-
Davaya konu 678 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, davalılarca dava tarihi olan 11.01.2011’den sonra 13.01.2011 tarihli ve 620 yevmiye numaralı resmi senetle dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, HMK.nun 125. (HUMK. 186) maddesine göre davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse davacının ya; isterse, devreden tarafa olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam edebileceği, bu takdirde davacının, davayı kazanırsa dava konusunu devredenle devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olacağı, ya da; isterse davasının devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebileceği-
Dava konusu taşınmazların kök mirasbırakandan miras yoluyla intikal ettiğine, kök mirasbırakanın mirasçıları arasında taksim yapılmadığına, bu şekilde nizalı taşınmazlarda tarafların yakın mirasbırakanının kök mirasbırakanın mirasçısı olarak miras payı bulunduğuna, bu şekilde davacının kök mirasbırakandan kendisine eklemeli olarak (babası vasıtasıyla) intikal eden miras payı oranında hakkı bulunduğuna göre, mahkemece nizalı taşınmazların tapu kayıtlarının davacının kök mirasbırakanın mirasçısı sıfatıyla sahip olduğu miras payı oranında iptal ve davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Mera Komisyonu'nun mera tahsis kararının iptali istemine ilişkin birleşen davada husumetin Adıyaman Valiliğine yöneltildiği, bu tür davalarda, husumetin, lehine mera tahsisi yapılan Köy veya Belediye Tüzel Kişiliklerine yöneltilmesi gerektiğinden, valiliklerin pasif taraf ehliyetinin bulunmadığı, bu nedenle, birleşen davada, Adıyaman Valiliği bakımından açılan davanın, anılan Valiliğin davada pasif taraf sıfatı bulunmadığından reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Öncelikle davacının tedavi gördüğü tüm sağlık kuruluşlarından tedavisiyle ilgili belge, hasta tabela ve müşahade kağıtları ile grafilerinin getirtilmesi, işlem tarihinde hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığının saptanması bakımından 2659 Sayılı Yasa'nın 7. ve 16. maddesi hükümleri uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, diğer iddiaları üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği-
Kayıt maliki E. F.'ın yer almadığı dava sonucunda aleyhine verilen kararın davacıyı bağlamayacağı, bu sebeple bu kararın davacının temyiz etme yetkisi bulunmakta ise de, davacının kararın infaz edilmesi nedeniyle bu yolu benimsemeyip, kesinleşen hükmün hukuki neticesinin kendisini etkilemeyeceği gerekçesiyle tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğiyle eldeki davayı açtığına, taşınmazın 161.65 m²'lik bölümünün kesinleşen kararla kıyı olduğu saptanarak buna dair karar infaz edilip, davacı üzerindeki bu bölüme ilişkin sicil kaydı iptal edildiğine göre davacının tazminat isteğinin tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahallinde yapılan keşfe katılan uzman ziraatçi bilirkişinin raporunda, nizalı taşınmazın ana kaya kalkerden meydana geldiğini, yer yer taşlıklı yapıda olduğunu, içerisinde yabani armut (ahlat) ağaçlarının bulunduğunu, ancak imar ve ihyasının yapılması ile birlikte kıraç tarım arazisi olarak değerlendirilebileceğini açıkladığı, dosya arasındaki taşınmaza ait renkli fotoğraflardan da, taşınmazın halen önemli ölçüde taşlık vasfında olup, ekonomik amaca uygun biçimde tarımsal faaliyet sürdürülen yerlerden olmadığının, imar-ihyaya muhtaç olduğunun net bir biçimde görüldüğü, saptanan bu somut olgular karşısında, mahkemece davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması varsa miras bırakanı ait sağlık kurulu raporları ,hasta müşahede kağıtları, reçeteler vs. İstenerek dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, temlik tarihinde hukuki ehliyetten mahrum olduğunun anlaşılması halinde; terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olması, dışarda başkaca mirasçıların bulunması ve davalının mirasçı olan annesinin halen sağ olması sebebiyle davalı A.'nin 3. kişi konumunda bulunması, böylesi bir durumda ehliyetsizlik yönünden pay oranında açılan davanın dinlenemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi, yok eğer ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde murisin temlikteki gerçek amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve böylece muris muvazaası iddiasının değerlendirilmesi gerekeceği-
Sicil oluşturmak kamu düzenine ilişkin olduğundan, temyizin hükmün tamamına sirayet edeceğinin kabulü gerektiği- Tapu kaydının iptalinden sonra istek aşılarak fazlasına karar verilmesinin isabetli olmadığı-