İstenilen miktarın eksik harcını yatırması için davacı tarafa süre verilmesi, yatırıldığı takdirde bedel isteğinin incelenmesi, aksi takdirde Harçlar Yasası'nın 30 ve 32. maddeleri uyarınca işlem yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davada ileri sürülen isteklerden elatmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak "keşfen saptanan dava değeri" üzerinden peşin harcın alınması gerekeceği-
Davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, HUMK’nun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı-
Uygulama neticesinde düzenlenen teknik bilirkişi raporunda ihyaya konu 1157 nolu parselin A harfi ile gösterilen 139,82 m2'lik bölümünün 5575 ada 3 nolu imar parselinde kaldığı belirtildiği halde anılan parselin tapu kaydının getirtilip maliklerinin davada taraf olarak yer alıp almadıkları denetlenmeden, öte yandan infazda sıkıntı yaratmaması için kök parselin çekişme konusu 5587 ada 9 nolu parsele isabet eden bölümünün belirlenmeden karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olmasının ve Hazine adına tescil yönünde hüküm kurulmamış olmasının da doğru olmadığı- Taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin edilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Kadastro sırasında yol olarak saptanan ve fiilen de yol olarak kullanılan, ayrıca taşlık olduğu belirlenen yerler özel mülkiyete konu olmayan yerlerden olduğundan hakkında sicil oluşturularak özel mülkiyete konu edilemez. Hal böyle olunca, çekişmeli yerin kadastro harici bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanıp, ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulup, parselin tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının ve dayanak belgelerin evrak arasına alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
İptal edilen imar düzenlemesi gereği çekişme konusu ihdas parselinin geometrik olarak bulunduğu ve kapsadığı yerin park, yol ve orman gibi benzeri alanlara terkedilmiş olması sonuca etkili olmadığından, mahkemece yapılan araştırma ve uygulama neticesinde çekişmeli yerin davacı Hazine'ye ait önceki parsel kapsamında kaldığı saptandığından kadastral mülkiyet ve geometrik durumun ihyası yönünden davanın kabul edilmesi gerekirken aksine, reddi yönünde kurulan kararın doğru olmadığı- Taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli avukatlık ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin edilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Miras bırakan dava konusu bağımsız bölümü davalı oğluna ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, mirasbırakanın dava konusu olmayan taşınmazdaki paylarını eşit olarak çocukları olan taraflara devrettiği, davalının da miras bırakanın her türlü ihtiyacını gidermek suretiyle baktığı tanık ifadeleri ile sabittir. Bu durum da ölünceye kadar bakım akdiyle devredilen taşınmazın temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-