Kabule göre ise; muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapudaki hisseleri ile HMK’nin 312, Harçlar Kanunu’nun 22. ve karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gözönünde bulundurulmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
HMK'nun 297. maddesine göre; kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gerektiği, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesinin kanun ile hakime yükletilmiş bir ödev olduğu, aksine düşünce ve uygulamanın gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü çelişkiden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmayacağı-
Dava konusu taşınmaz ... oğlu ... adına kayıtlı olup mirasçılarının da taraf olarak gösterildiği anlaşıldığından, Tapu Sicil Müdürlüğü (Hazine)'nin somut olayda pasif dava ehliyetinin bulunmadığı, o halde, mahkemece davalı ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece davacı vekiline kök muris ...'in verasetini sunması ve mirasçıların davaya muvafakatının sağlanması, olmadığı takdirde terekeye temsilci tayini için süre ve imkan verilerek tereke temsilcisi ile davanın görülmesi gerekirken, yazılı şekilde taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesinin hatalı olduğu- TMK'nin 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davalarda davanın kabul edilmesi halinde dahi kayıt maliki ile mirasçılarına yargılama giderlerinin yükletilemeyeceği, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamayacakları-
İmar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin, iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiklerinin söylenemeyeceği, o halde, haksız ya da taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı-
Takip dosyasında alacaklı olan davalının talebi üzerine davacıya İİK'nın 89. maddesi gereğince 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelere itiraz edilmediği, 3. haciz ihbarnamesinin düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalının sebebiyet vermediği anlaşıldığından, davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davalının, dava konusu taşınmazın A harfiyle gösterilen 49,92 m2’lik kısmını işgal ettiği, mahkemece, yapılan parselasyon çalışmasının fiili zemine aplikasyonu sırasında hata yapılması sonucu parsellerin tamamında adalar bazında kayma tespit edildiğinden, davanın kısmen kabulüne karar verildikten sonra yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış ise de, HMK’nun 326. maddesinde düzenlenen; “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmü karşısında yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti verilmemesinin doğru görülmediği-
'Dava şartı yokluğundan reddine' karar verilen davada, davacı alacaklı aleyhine yargılama gideri ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 'davalılardan tahsiline' karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Kabule göre de; 'davanın usulden reddine' karar verilmiş olması nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince, 'maktu vekalet ücreti takdiri' gerekirken, nispi vekalet ücreti takdirinin isabetli olmadığı-
Tapu kayıt maliklerinden ...’nin 1992 yılında, ...’in 1995 yılında öldüğü ve temyize konu eldeki davanın 27.12.2007 tarihinde açıldığı anlaşıldığına göre, TMK’nin 713/2. maddesinde aranan 20 yıllık zamanaşımı süresinin adı geçen kayıt malikleri yönünden dolmadığından bahsi geçen 2 kayıt malikinin payı yönünden davanın kabulünün isabetli olmadığı- Mahkemece dava konusu taşınmazın keşfine sadece fen bilirkişisi götürülmesi, bu pay sahibine ilişkin olarak TMK'nin 713/2. maddesindeki zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, taşınmazın zilyetliği ve niteliği hususundaki tanık beyanlarının yerinde ziraat bilirkişisi tarafından değerlendirilmemesinin doğru olmadığı- TMK'nin 713/2. maddesine dayalı uyuşmazlıklarda davanın başarıya ulaşması halinde kayıt malikinin mirasçıları olan davalı gerçek kişilerin yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacakları-
Mahkemece birden fazla aktüer kök ve ek rapor alınmış olup taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmuş ve davacı tarafın fazlaya dair maddi tazminat talepleri saklı tutulmuş ise de; hangi tarihli aktüer raporunun benimsendiği gerekçede belirtilmeyerek hükümde muğlaklığın oluşturulduğu, bu hususun HMK.'nun 297. maddesinde açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğu- Manevi tazminat red vekalet ücretinin maktu ücreti geçemeyeceği-
Dosya kapsamında kayıt maliki ... oğlu ...Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ........sayılı mirasçılık belgesinde tespit edilen mirasçılarının tamamı davaya dahil edildiklerinden, bozma öncesi davaya dahil edilen Hazine’nin pasif dava ehliyeti bulunmamakta olup davalı Hazine yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği- TMK'nin 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davalarda, davanın kabul edilmesi halinde dahi kayıt maliki ile mirasçılarına yargılama giderleri yükletilemeyeceği, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamayacakları-