Vakıf hukukunda esas olanın vakfın kuruluş senedine yansıyan kurucu iradenin -yasaların buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla- olduğu gibi korunması ve sürdürülmesi olduğu-
Dairenin 16.05.2005 gün ve 2005/192-5084 sayılı bozma ilamında da belirtildiği gibi, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 27. ve vakıf senedinin 27. maddelerine göre, sona erdiğinin (dağıldığının) tespitine karar verilen davacı vakfa ait ve bu vakfın tasfiyesinden arta kalan mal ve hakların devredileceği yer hakkında bir karar verilmemesinin doğru görülmediği-
5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 76. maddesi (2762 sayılı Vakıflar Yasasının 40.maddesi) gereğince, gaile fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin davalarda, Vakıflar Genel Müdürlüğü kanuni hasım olduğundan davanın kabulü halinde dahi yargılama giderleri ile sorumlu tutulması doğru değil ise de; bu yanılgının düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Temyiz harcının Vakıflar Genel Müdürlüğüne ilişkin bir iş ve işlemle ilgili olmayıp yargı işiyle ilgili olduğu ve anılan yasa maddesinde Vakıflar Genel Müdürlüğünün yargı harcından bağışık ve istisna tutulduğuna ilişkin açık bir hükmün de yer almadığı, bu durumda, karar ve ilam harcı alınması gerektiği halde kanunun yanlış yorumlanarak harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Vakıf kurucusu ve mütevellisi C. Y.han (İniş)'ın 08.03.2008 tarihinde vefat ettiği, kendisinden sonra yerine geçecek vakıf mütevellisini belirlemediği, böylece vakfın yöneticisiz kaldığı, vakıf senedinin 9. maddesinin değiştirilmesi için dava açan Ö. İslamoğlu'nun vakfı temsile ve böyle bir davayı açmaya yetkisi bulunmadığı, dolayısıyla dava şartı gerçekleşmediğinden bu yönden davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Vakıftan gaile fazlasının alınabilmesi için öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanmasının, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesinin gerekeceği-
5263 Sayılı Yasa ile 3294 sayılı Yasanın 9. maddesinde yapılan değişikliğe uygun olarak, vakıf mütevelli heyetinin yeni oluşumunun senette düzenlenmesine değişiklikten önceki mütevelli heyetin karar vermesinin gerekeceği, buna göre, somut olayda senette değişiklik yapılmasına ilişkin vakfın yetkili organı tarafından alınmış bir senet değişikliği kararı olup olmadığının denetlenmeden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Vakıf yöneticilerinin Vakıflar Yasası'nın 10/son fıkrasına göre ancak mahkeme kararı ile görevden uzaklaştırılmaları mümkün iken, bu yetkinin 7. maddenin alt başlığındaki senet değişikliği ile Yönetim Kuruluna verilmiş olmasının, Çorum 1.Noterliği’nin 14.10.1996 tarih 27712 yevmiye sayılı dava konusu Vakıf Senedinin "Vakıf Başkanı Ve Genel Müdür" başlıklı maddesinde Vakıf Başkanının kurucu üyeler arasından seçileceği belirtilmesine rağmen, yeni senet değişikliği metninde kurucu olmayan kişilere de Vakıf Başkanı olabilme yolunun açılması suretiyle kurucu iradeye aykırı davranılmasının doğru olmadığı-
Davacının, .... Vakfın gailesine müstahak vakıf evladı olduğunun tespiti istemli davada, vakfeden ile soybağının tartışmalı olduğu ve soybağını ispat edemediği şeklindeki mahkemenin tespitinin doğru olmadığı-
İlçede 3294 Sayılı Kanun’da belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar" şeklinde düzenlenmesi gerekirken, bu hususa dikkat edilmeden hazırlanan değişikliğin tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-