Bir yerin vakfın genel sınırları içerisinde olmasının o yerin vakıf malı olduğunu göstermeyeceği ayrıca vakfedilen mallar arasında bulunduğunun ispat edilmesinin gerekeceği-
3294 Sayılı Yasa’nın 5263 Sayılı Yasa ile değişik 9. maddesinin (c) bendinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyetin vakfın doğrudan yapacağı işlemleri kapsamadığı, vakfın yargı harcından bağışık tutulabilmesi için bunun yasada açıkça belirtilmiş olmasının gerekeceği-
Davacı vakfın adresinde meydana gelen değişiklik sebebiyle senedin 2. maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesi dolayısıyla senedin 4. maddesinin son fıkrası ile 20. ve 21. maddelerinde, 5072 sayılı Kanuna uyum sağlanması için senedin 6. maddesinin 1, 7. maddesinin ikinci fıkralarında, 12. maddesinin beşinci fıkrasında, ayrıca senedin 8. maddesinde gösterilen vakıf organlarından genel kurulun "adının" mütevelli heyet olarak değiştirilmesi karşısında buna bağlı olarak senedin 9, 11, 12. maddesinin birinci fıkrasında, 13, 15, 18. maddelerinin de düzeltilmesini de istediği, bu değişiklikler ve 11. maddedeki diğer değişikliklerin de vakıf mevzuatına uygun olduğu halde bu taleplerin de reddinin doğru olmadığı-
Davacının maliki olduğu 3677 parseldeki 2. kat 5 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydında vakıf şerhinin yazılı olmadığı, ne var ki; bu parselin evveliyatı olan 1256 parselde vakıf şerhinin olduğu, başlangıçta olan vakıf şerhinin intikal (gitti) kayıtlarına sonra işlenmemiş olunması yeni maliki bu yükümlülükten yani taviz bedelini ödemekten kurtaramayacağı için davacının dava açmakta hukuki yararının olduğu-
Bu vakfın amacının; fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan kanunla kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmayan ve bu kuruluşlardan aylık ve gelir almayan vatandaşlar ile geçici olarak küçük bir yardım veya eğitim ve öğretim imkanı sağlanması halinde topluma faydalı hale getirilecek, üretken duruma geçirilebilecek kişilere yardım etmek, gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye'ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek ve sosyal adaleti pekiştirici tedbirler almak suretiyle, gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek olduğu, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olan ve bu kuruluşlardan aylık ve gelir alan özürlülerin, tedavi giderleri ile fonksiyon kazandırıcı ortopedik ve diğer yardımcı araç ve gereçlerinin kurumlarca karşılanmayan kısmının vakıfça karşılanabileceği-
2762 Sayılı Vakıflar Yasası’nın 40. maddesi gereğince, gaile fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin davalarda, vakıf mütevellisi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kanuni hasım olmaları sebebiyle, davanın kabulü halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı-
Vakıf hukukunda esas olanın vakfın kuruluş senedine yansıyan kurucu iradenin -yasaların buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla- olduğu gibi korunması ve sürdürülmesi olduğu, davacı tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeden ve bu hususta mahkemece bir araştırma yapılmadan, kuruluş sırasında kurucu irade tarafından belirlenen vakfın adının değiştirilmesine ilişkin senet değişikliğinin tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının 28.11.2005 havale tarihli dilekçesi ile Çatalpınar İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının senedinde yapılan değişikliğin tescilini istemiş olduğu gözetilerek, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 21. maddesi uyarınca dava dilekçesinin esas defterine kaydının yapılması ve işlemlerin bu kayıt üzerinden yürütülerek sonuçlandırılması, esasının kapatılarak bir karar numarası alması gerekirken, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edilmeksizin değişik işler defterine kayıt edilip dava sonuçlanınca da karara değişik iş numarası verilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmazın kadastro tutanaklarında herhangi bir vakıf şerhi mevcut olmayıp, bu haliyle kadastro tespiti kesinleşmiş ve sonradan tapu siciline Vakıf Şerhinin işlendiği tarihe kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. fıkrasında öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçmekle, tapu kayıt maliki olan davacı yararına tamamlanmış bir hukuki durumun oluştuğu-
Vakıf senedinin 4. maddesinde, yıl içinde elde edilen vakfın gelirinin beşte dördünün (%80 inin) vakıf amaçlarına özgülenmesi ve harcanması öngörülmüş iken, yıl içinde elde edilen gelirin en az üçte ikisinin vakıf amaçlarına harcanması şeklindeki değişiklik ve bunun tescili sonucu vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için öngörülen nakit miktarında azalmaya sebebiyet verilmesinin ve böylece kurucu iradeye aykırı davranılmasının doğru olmadığı-