Gaileye hak kazandığını mahkeme ilamıyla ispatlayan vakıf evladına ancak kararın kesinleşme tarihinden sonrası için gaile fazlası ödeneceğinden, davalının haksız olarak elde ettiği ileri sürülen miktar, davacının gaile fazlasına hak kazandığı mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvurduğu tarih de belirlenip buna göre hesaplanacak bedelin dava tarihine kadar geçecek sürede yıllar itibariyle getireceği kazanç saptanarak yasal kesintiler yapıldıktan sonra davacıya ödenmesine, istem doğrultusunda müteakip yıllar için de aynı şekilde gaile hesabı yapılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının ve sulbünden geldiği kişilerin gaile fazlası almalarının dayanağı olan defterin aslı üzerinde inceleme yapılarak defterdeki düzenlemenin dayanakları da belirlenip davacının vakfın gaile fazlasına müstehak vakıf evladı olup olmadığını tespitiye davacılardan varsa kan bağı ile bağlı olduğu kişilere ait aynı vakıftan gaile ödenmesine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararlarının ibrazının istenmesi gerektiği-
5737 Sayılı Vakıflar Yasası’nın 76. maddesi gereğince, gaile fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin davalarda, vakıf mütevellisi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kanuni hasım olmaları sebebiyle, davanın kabulü halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı-
3294 Sayılı Yasa’nın 5263 Sayılı Yasa ile değişik 9. maddesinin (c) bendinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyetin vakfın doğrudan yapacağı işlemleri kapsadığı, vakfın yargı harcından bağışık tutulabilmesi için bunun yasada açıkça belirtilmiş olmasının gerekeceği, anılan yasa maddesinde vakfın yargı harcından bağışık tutulmadığı gözetilerek davacı vakıftan 492 Sayılı Harçlar Yasasına bağlı 1 Sayılı Tarifede öngörülen başvurma ve karar harcı alınması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
5737 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu tarihten sonra devam etmekte olan davalarda ve yeni açılacak davalarda hak düşümü ve zamanaşımı sürelerinin uygulanamayacağı, miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icarateyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazların taviz bedeline tabi olduğu, mukataalı vakfın zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazların, icareteynli vakfın ise, değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade ettiği-
Vakıf davalarında hukuki yarar için mutlaka gaile veya intifa hakkı gibi maddi bir menfaatin bulunmasının gerekmeyeceği, Medeni Kanun’un yürürlüğünden önce kurulan ve bugüne kadar varlığını koruyarak faaliyette bulunan bir vakfın kurucusu ile aralarında soybağı bulunduğunun ve o kişinin evladı olduğunun tespiti ilgilisi açısından önemli bir hatıra değeri olacağı ve manevi haz vereceği gözönünde bulundurularak davacıların böyle bir davayı açmakta hukuki yararının olduğu-
5 R. 842 tarihli Koca M. Paşa Vakfının vakfiye senedine göre evlada gaile fazlası bırakılmadığından bu vakfın gaile fazlasının davacıya ödenmesi konusundaki istemin ve ayrıca bozmanın üçüncü bendi gereğince de davacıya tevliyet ücreti ödenmesi isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizliğin bulunmadığı-
Dava konusu edilen mazbut vakfa ait vakfiyede (vakıf senedinde) vakıf evladının vakfın gelir fazlasına (gaileye) hak kazanması için batın koşulunun öngörüldüğü, başka bir anlatımla gaile fazlasının ön batında vakıf evladı varken sonraki batında olan evladın gaile alamaması koşulu ile evlada bırakılmış bulunduğu-
3294 Sayılı Yasanın 5263 Sayılı Yasa ile değişik 9. maddesinin (c) bendinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyetin vakfın doğrudan yapacağı işlemleri kapsadığı, vakfın yargı harcından bağışık tutulabilmesi için bunun yasada açıkça belirtilmiş olmasının gerekeceği, anılan yasa maddesinde vakfın yargı harcından bağışık tutulmadığı gözetilerek davacı vakıftan 492 Sayılı Harçlar Yasasına bağlı 1 Sayılı Tarifede öngörülen başvurma ve karar harcı alınması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
Bir yerin vakfın genel sınırları içerisinde olmasının o yerin vakıf malı olduğunu göstermeyeceği ayrıca vakfedilen mallar arasında bulunduğunun ispat edilmesinin gerekeceği-