Tediye makbuzu ile yapılan ödemenin kural olarak mevcut bir borcun ifası anlamına geleceği, "ödemenin, bir avans ödemesi olduğunu" iddia eden alacaklının bunu ispatlaması gerektiği-
Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorunun; dava konusu senet bakımından, davalı alacaklı hakkında sanık sıfatıyla yer aldığı, Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasında resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarında cezalandırılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmakla takibin tedbiren durdurulması şartlarının bulunup bulunmadığı olup, İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığı ancak dava konusu senet alacaklısı hakkında kamu davası açıldığı ve henüz kesinleşmemekle birlikte mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla; HMK'nun 389. ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, HMK'nun 392/1 maddesi uyarınca talep resmi bir belgeye ya da başkaca kesin bir delile dayanıyorsa teminat alınmamasına karar verilebileceği, somut dosyada ihtiyati tedbir talebinin dayanağının ceza mahkemesi kararı olduğu ve bu durum karşısında ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin mümkün olduğu-
Dava, 1.800.000,00 Euro bedelli bonoya karşı açılmış menfi tespit davasına ilişkin olup; davacı vekilinin dava dilekçesinde harca esas değeri 2.655.000,00 TL olarak gösterdiği, davalı vekilinin itirazı üzerine eksik harcın tamamlattırıldığı, İİK'nun 72/5'e göre takdir edilecek zarar haksızlığının anlaşılan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olamaacağı, o halde mahkemece takip tarihi itibariyle Euro efektif satış kuru üzerinden takip konusu 1.800,000 Euro'nun TL karşılığı bulunup davalı aleyhine hükmedilecek kötü niyet tazminatının bu bedel üzerinden hesaplanması gerekirken dava dilekçesinde gösterilen ilk bedel üzerinden hesaplanmasının doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği; ayrıca, dava devam ederken davacı tarafça icra dosyasına yatırılan ve istirdata esas olacak paranın, mahkemece 110.130,81 TL olarak eksik bedel üzerinden istirdata hükmedilmesinin de doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği-
Bilirkişi kurulu raporuna göre;, davalının kanunen tutulması zorunlu defterlerine göre asıl borç ödendiğinden davacının alacağının kalmadığı, itiraz üzerine alınan ek raporda da bu görüşün benimsendiği, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğundan bahisle çelişkiyi gidermek amacıyla 28.04.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunun alındığı, alınan bu raporda davalının tasdik mecburiyeti olmayan muavin kayıtlarına göre inceleme yapıldığı ve davalının davacıdan alacağı olduğunun saptandığı; kanunen tutulması zorunlu olan defterlerle kanunen tutulması zorunlu olmayan muavin defterlerinin varlığı karşısında, hangisinin bağlayıcı olacağı hususunun da tartışılarak bir rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit istemi-
Davacı, davalı avukat tarafından vekalet ücreti alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan davada, mahkemece, alınan bilirkişi raporunda; taraflar arasında vekalet ücretinin yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı tespiti ile hesaplandığı, ancak davalı avukat tarafından davacıya gönderilen mail yazışmasının mahkemece değerlendirilmediğinin anlaşıldığı, mahkemece mail yazışmaları değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Asıl ve birleşen menfi tespit ve istirdat davası-
Her biri 15.000,00 TL olan 10 adet çek için açılan menfi tespit davasında, daha sonra bu çekleri ödediği ileri sürülerek 03.01.2017 tarihinde davanın tamamen ıslah edilerek menfi tespit davası alacak davasına dönüştürülmüş olup; istinaf mahkemesince davanın ıslah edildiği gözden kaçırılarak 2 çek için menfi tespit kararı verilmesinin doğru olmadığı; ıslah vakıasının gözden kaçırıldığı ve tedbir kararı verilen iki çekin ödenip ödenmediğinin incelenmediği, davaya konu iki adet çekin keşidecisi tarafından ıslah tarihinden önce çek hamiline ödenip ödenmediğinin net olarak araştırılması, ödenmişse davacının alacağının yeniden hesaplanması, ödenmemişse yapılan hesaplama doğru olduğundan alacak talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 72. maddesi uyarınca açılan borçlu bulunmadığının tespiti ve ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin davada; icra takibinden önce davalı ipotek alacaklısı bankaya yapılan 16.01.2014 tarihli ve 44.868,84 TL bedelli ödemenin ipotek resmi senedinden kaynaklanan kredi sözleşmesiyle borçlanılan tüm borcun karşılığının ödendiği ve bu miktar ödenmekle davalı banka tarafından borcun bu miktarda olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, lehine ipotek verilen davalının başka kredi borçlarının olduğu belirtilmek suretiyle ipoteğin fek edilmemesinin dürüstlük kuralına ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilmişse de, davalı banka tarafından ipotekle güvence altına alınan kredi borçlarının toplam miktarının yatırılan 44.868,84 TL kadar olduğu yönünde herhangi bir kabulünün bulunmaması karşısında söz konusu paranın yatırılması durumunda ipoteğin fek edileceği inancının oluşturulduğu yönündeki gerekçenin yerinde olmadığı-
Davacının sulama yaparak elektrik borcunun doğmasına sebebiyet verdiği ve bu borçtan sorumlu olduğu hususunun kendi kabulünde olduğu, bu borç karşılığı bir miktar para ve senet verdiğinin sabit olduğu, bu kapsamda davalı kooperatifin dava dışı şirketle yapılandırma konusunda müracaat edip etmemesi ödeme yapıp yapmamasının ilk etapta davacının borcun ödenmesine engel olmadığı, bu hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-