İstirdat davalarında, ispat yükünün davacıda olduğu, davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği-
Ticari satım sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıyla oluşan maddi-manevi zararın tazmini istemine ilişkin davada, karşı davadaki menfi tespit talepleri, tamamen asıl davaya cevap mahiyetinde hususlar olup, asıl davada zaten değerlendirileceğinden ayrı bir dava konusu teşkil etmeyeceği açık olup, davacının menfi tespit taleplerinde hukuki yararı bulunmadığı- Karşı davanın esasında sadece tazminat istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekeceğinden, arabuluculuğun dava şartına tâbi olacağı, öte yandan davacının menfi tespit talepleri de olduğu kabul edilse dahi, bu talepler yönünden davanın tefriki doğru olmayacağından, bu davanın her durumda arabuluculuk dava şartına tâbi olduğunun kabulü gerekeceği-
Grafolog bilirkişi raporuna göre; senetteki imzanın davacıya ait olduğu yönünde görüş belirtilmiş olup bu aşamada davacı tarafça aksi yönde delil ibraz edilmediğinden, tedbirin kaldırılması kararının yerinde olduğu-
Dava konusu 3 adet bononun düzenlenme biçimine göre, davacının keşideci, dava dışı ... A.Ş.’nin lehtar ve birinci ciranta olduğu, davalının ise muhatap bankalar... Bankası ve ...Bankası’na vekaleten hareket eden ve çeklere karşılıksız şerhini veren muhatap bankanın vekili olduğu anlaşıldığı- Davalının çeklerde cirosu olmadığından bu çeklerin haklı hamili olmadığı- Çeklerin fiilen davalının elinde olması onu haklı hamil haline getirmeyeceği-
Davalı tarafça 'başka bir hukuki ilişkiye dayalın olarak senedin alındığının' ileri sürülmüş olması halinde, senetteki 'nakden' kaydının davalı tarafından talil edilmiş sayılacağı-
Açılan menfi tespit davasında; davalıların sosyal ve ekonomik düzey olarak 1.200.000,00 TL gibi çok yüksek nakit parayı, davacıya elden ödemiş olmalarını 'hayatın olağan akışına ve genel hayat tecrübelerine' uygun düşer mi?- "Dava konusu bu bononun karşılığı bulunduğunun kabulü, yaşamın gerçeklerine, akıl ve adalet ilkelerine aykırı düşer mi?- Davacının şikayeti üzerine, davalı şüpheliler hakkında açıldığı bildirilen 'nitelikli dolandırıcılık' suçuyla ilgili kamu davasının sonucunun beklenmesi gerekeceği-
Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre bir mal satın alan tacirin bu mala ait alım faturasını kendi ticari defterlerine kaydetmiş olması, malın teslimine karine teşkil etmeyeceği, ancak bu durumun fatura üzerinde mal teslimine ilişkin ayrık bir beyan olmaması haline münhasır olduğu-Dava konusu 21 adet faturanın altında “Bu fatura muhteviyatı mallar daha sonra sevk edilecektir” ibaresi bulunduğundan, yukarıda açıklanan karinenin aksi bizzat fatura içeriğinden anlaşıldığından davacının bu ibareleri taşıyan faturaları defterine kaydetmesi malların teslim alındığına karine teşkil etmeyeceği, bu durumda davalının teslimi ispat etmesi gerekeceği-
İİK mad. 265/1 uyarınca; kendisi dinlenilmeden ihtiyati haciz kararı verilen borçlu hakkında, verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı 'kararı veren mahkemeye' müracaatla itiraz edebileceği, ancak, ihtiyati hacze konu alacak hakkında dava açılması, ihtiyati hacze itirazı incelemeye bu kararı veren mahkemenin görevli bulunduğuna ilişkin kuralın istisnasını teşkil ettiği- İhtiyati haciz kararından sonra borçlu tarafından menfi tespit davasının dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğu anlaşılmakla, itirazın esas uyuşmazlığa bakan menfi tespit davasının görüldüğü dosyadan incelenmesi gerektiği-
Mahkemece, menfi tesbit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece toplanan deliller, davalı1'in samimi beyanı, davalı 2'nin bulunamayışı ve diğer davalı 3'ün çelişkili beyanı ve hayatın olağan akışına aykırı beyanı karşısında davalıların dava konusu çeki hiç bir hukuki ilişki bulunmaksızın hukuka aykırı bir yolla ele geçirdikleri ve alacak-borç bulunmadığı halde, iyi niyetli üçüncü kişi yaratmak gayesiyle ciroladıkları ve başkası vasıtasıyla bankadan tahsil ettikleri, davacıyı bilerek ve kötü niyetli olarak zarara uğrattıkları gerekçesi ile davanın kabulüne, davacı tarafından haksız yere ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verildiği-