Davacının takibe konu borcun asıl alacak ve ferileri ile birlikte tamamen ödendiğine ilişkin savunması ve alacağın temlikine ilişkin sunduğu belgenin menfi tespit davasında değerlendirilmesi gerektiği-
Davalı tarafça başlatılan icra takibinin dayanağı olan sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit ve kötü niyet tazminatı istemi-
Davacının murisin müteselsil kefalet senedinin tanzim tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı, dava ve icra takiplerine konu müteselsil kefalet senedinden dolayı murisin, davacı taraf olan kefilin bir sorumluluğunun ve borcunun olmadığına ilişkin davada davalı vekilinin ilgili rapora ilişkin itirazları karşılanmadan hükmün tesis edilemeyeceği-
Menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılabileceği- Davacı borçlu tarafından takip alacağının 2.000 TL' si bakımından borçlu olmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasında, mahkeme bilirkişi incelemesi için gerekli ücret yatırılmadığından davanın reddine karar vermiş, Yargıtay'ca bu karar, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nun 10. maddesinin 3. fıkrası; "... kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği" düzenlenmesini içermekle, somut olayda borçluya başvurmadan kefilden borcun ifası istediğinden, bilirkişi incelemesi yapılmadan davanın kabulü gerektiği- Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından davacının ıslah talebinin yapılmamış sayılacağı-
Davalarda vakıaları anlatmak taraflara, tarafların dayandığı vakıaların hukuki tasnifinin mahkemeye ait bir görev olduğu- Açılmış olan davanın davacı tarafından İİK’nun 97. maddesine göre açılmış istihkak davası olduğunu, davacının davanın adını istirdat olarak belirlemesi davanın istihkak davası olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği-
Mahkemece; malen kaydı bulunan senedin, nakden düzenlendiğini savunan davalı tarafın senedin ihdas nedenini talil ettiği ve böylece ispat külfetinin davalıya geçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da somut olayda çift taraflı talil söz konusu olup, çift taraflı talilde ispat külfeti yer değiştirmeyeceğinden davacı ispat yükü altında olup senede karşı ileri sürdüğü iddiayı yazılı delille ispat etmesi gerektiği iddiasını isbat edemeyen davacının teklif ettiği yeminin davalı tarafından eda ettiği hususu da gözetilmeden davanın reddi gerekeceği-
Mahkeme kararıyla inşaat sözleşmesinin feshine hükmedildiği, çek tarihi ve sözleşme tarihlerinin aynı olduğu, sözleşmenin feshi nedeniyle yapılan ödemelerin iadesinin gerekeceği, ödeme hesabına yapılmış olsa dahi çek lehtarı olmaması nedeniyle davacıya borçlu sıfatı yüklenemediği gerekçesiyle, davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Acentalık sözleşmesinden kaynaklanan borcun bir kısmına ilişkin borçlu olunmadığının tespiti istemi-
Davacının, dava dışı şirkette çalışırken, davaya konu senedi bu şirkete teminat senedi olarak verdiği, davacının dava dışı şirkete karşı açtığı işçi alacağına ilişkin davayı kazandığı, bu davadan borçlu olan dava dışı şirketin davaya konu senedi tır araçlarının pazarlanması konusunda bir ticari ilişkisi bulunan davalıya verdiği, takibe konu senetteki tutar ile davacının işverenden kazandığı işçilik alacağı tutarının birbirine yakın olduğu, dava dışı şirketin, davalı aracılığı ile senedi takibe koyarak dava konusu takibi başlattığı gerekçesiyle kabulüne karar verilen davada; bir kambiyo senedi olan bononun, keşideci tarafından bazı unsurlarının eksik olarak düzenlenmesi ve bu eksikliklerin bonoyu elinde bulunduran kişi tarafından doldurulmasının, TTK'nun 778/2-f maddesi ve TTK'nun 680. maddesi gereğince mümkün olup; davacının keşideci olarak imzalayıp verdiği bononun, sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını kanuni delillerle ispatlamak zorunda olduğu-