Ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri yönünden arabuluculuğun dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede "talep sonucu" olan alacak ve tazminat istemlerine değil "dava konusuna" vurgu yapılarak, "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar" için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerektiği- Menfi tespit davalarının da konusunun bir miktar paranın ödemesine ilişkin olduğu ve bu husus menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerektiği- Davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceği, davacının verilen kesin süre içinde arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunmadığı anlaşıldığı, bu nedenle yerel mahkemece davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Bononun taraflar arasındaki sözleşme ile aynı tarihli olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunmasının, dava konusu bononun "teminat bonosu" olduğunu göstermeyeceği-
Eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle davalı yüklenici tarafından davacı iş sahibi aleyhine yapılıp kesinleşen ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin açılan davada mahkemece tarafların mutabık kaldıkları 162.604,00 TL bedelli proje dışında davalı yüklenicinin üstlenip gerçekleştirdiği imalâtların eksikler dikkate alınarak, ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı bulunmadığından bedel tenzili yapılmaksızın, işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçleriyle bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp bulunacak miktara ihtilâfsız proje bedeli eklendikten sonra kanıtlanan ödeme mahsup edilerek ve ayıp nedeniyle herhangi bir bedel tenzili-nefaset indirimi yapılmaksızın sonucuna uygun menfi tespit istemiyle ilgili bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile bedel tenzili yapan ve proforma fatura ile teklif formuna göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilemeyeceği-
Menfi tespit davasında, davacının ödemekle yükümlü olduğu ortak gider miktarı bulunup bulunmadığının araştırılarak, yapılan fazla ödeme bulunup bulunmadığının tespiti ile yetinilmesi gerektiği- İcra müdürlüğünce yapılan dosya hesabının hatalı olması durumunda taraf vekillerinin icra hukuk mahkemesine itiraz hakları bulunduğu- Mahkemece, ortak gider alacağının ait olduğu yıllara ilişkin kesin hesabın bilirkişice belirlenmesi ve davacının herhangi bir şekilde ödemesi bulunup bulunmadığı ve bunun mahsubu gerekip gerekmediği incelenip araştırılmasından sonra karar verilmesi gerektiği-
İcra takibine konu senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, takibin durdurulması talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemi uyuşmazlık konusu olup, davacı tarafın, davaya ve takibe konu senetteki imzaya ve senet miktarına bir itirazı bulunmadığı, davacı, senedin ipotek tesisinden sonra iade edilmek üzere davalıya verildiğini, davalı tarafından yırtıldığı intiba uyandırılarak elde tutulduğunu ve sonrasında da icra takibinde bulunulduğunun iddia edildiği, davacının senetteki imzaya ve miktara bir itirazı bulunmayıp, somut olayda; HMK'nın 209/1 maddesinin uygulanma yerinin bulunmadığı- İİK'nın 72/3 maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesinin icra takibinin durdurulması talebinin reddine ilişkin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkin dava-
Bono vasfındaki kıymetli evrakta, borcun ancak aynı değerde yazılı bir delil ile ya da kesin delil niteliğindeki yemin delili ile kanıtlanması gerektiği, davalı tarafa davaya konu senetlerin mal karşılığı veya niçin alındığının sorulmasına ilişkin isticvap talebinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesinin ‘isticvap talebinin reddi’ kararının usule uygun olduğu-
İstirdat davasındaki bir yıllık hak düşürücü sürenin borçlunun tahsil harcını yatırarak dava konusu çeki icra dosyasından teslim aldığı gün başladığı, ilk derece mahkemesi ile istinaf mahkemesinin davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı yönündeki kabullerinin doğru olmadığı- Çekte hiçbir sıfatı olmayan davacı şirket için aktif dava ehliyeti olmadığı- İİK mad.72 uyarınca bir yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması halinde artık başka hiç bir sebeple bu bağlamda sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre de tahsil edilen paranın talebinin mümkün olmadığı-
Taraflar arasında düzenlenen ........... tarihli taahhütnamenin TBK 603. madde uyarınca kefaletin şekline ve kefil olma ehliyetine ilişkin hükümlere tabi olması ve dolayısıyla yasanın TBK 583. maddesindeki şekil koşullarını taşıması gerekeceği, söz konusu taahhütnamenin incelenmesinde, borçluların dava dışı ... ve ... ile davacılar olduğu, taahhütnamede tek bir tarih ve miktarın yazılı olduğu, her bir borçlunun kefalet limitinin ve ödemeyi taahhüt ettiği borcun miktarının ve tarihininde yazılı olmadığı bu nedenle söz konusu taahhütnamenin TBK 583/1. maddesi uyarınca şekli unsurları taşımadığı ve geçersiz olduğu anlaşılmış olup, Bölge Adliye mahkemesince ilk derece mahkeme kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-