Menfi tespit davasının "hukuki yarar" yokluğu nedeniyle reddi-
Takibe konu çekteki cironun davacı tarafından iptal edildiği, bu nedenle davacıya karşı takip yapılamayacağı gerekçesiyle menfi tespit davasının ve istirdat talebinin kabul edilmesinin gerekeceği - ciroyu kazımak, silmek veya karalamak fiilinin de cironun çizilmesi hükmünde bulunmasına, çizilmiş ciroların TTK’nun 598/1-c.2 maddesine göre yazılmamış hükmünde olacağı-
Dava konusu bonoda “malen” kaydı bulunduğu halde, davacı taraf “bononun teminat olarak düzenlendiğini, karşılığı bulunmadığını” iddia etmiş, davalı ise .... tarihli oturumda herhangi bir mal vermediğini, para verdiğini, ileri sürmüştür. Bu durumda hem davacı, hem de davalı senedin ihdas nedenini talil etmiştir. Hal böyle olunca ispat külfeti davacıda olup, davacının “senedin teminat senedi olduğu” yönündeki iddiasını HUMK.’ nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekir. Yazılı delil sunulmaması halinde ise, dava dilekçesinde ‘’her türlü yasal delil’’denilerek yemin deliline de dayanılmış olduğundan davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, ispat külfetinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma ilamında belirtilen inceleme yapılmadan sadece hâkimin kendi gözlemine dayanarak “ödeme makbuzlarındaki imzaların davalı temsilcisinin imzalarına benzediği” gerekçesiyle hüküm kurulmuştur. Oysa tahsilât makbuzları üzerindeki imzaların davalı temsilcisine aidiyetinin tespiti HUMK.’ nun 275. maddesi uyarınca çözümü teknik bilgiyi gerektiren bilirkişi incelemesi ile saptanabileceğinden, mahkemece tanığa ait ilgili yerlerden imza incelemesine dayanak emsal belgeler de getirtilmek suretiyle alınacak imza örnekleri ile birlikte tahsilât makbuzları üzerinde inceleme yaptırılıp konusunda uzman bir heyetten rapor alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava zamanaşımına uğramış çekten dolayı yapılan takibin kesinleşmesi üzerine borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Zamanaşımına uğramış çekten dolayı alacaklı olduğu konusunda ispat yükü davalı alacaklıya düşmekte olup, taraflar arasında temel ilişki bulunması sebebiyle, davalı taraf yazılı delil başlangıcı niteliğindeki çeke dayanarak alacağını tanık dâhil her türlü delille ispatlayabilir. Bu nedenle ispat yükünde hataya düşülerek, yazılı gerekçe ile “davanın reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Genel kredi taahhütnamesini “müteselsil kefil” olarak imzalayan davacının, bankaya yapmış olduğu ödeme çerçevesinde borçtan sorumlu olmayacağı, ayrıca dava dışı şirketin çekmiş olduğu diğer krediler sebebiyle müteselsil kefaletinin olmaması sebebiyle, borçlardan sorumlu olamayacağı, davacıya karşı açılan icra takiplerinde bankanın haksız olmasına rağmen, kötü niyetli olmaması sebebiyle %20 tazminata hükmedilemeyeceğine-
İ.İ.K.nun 72/5 inci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı ( borçlu ) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı ( borçlu ) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Senedin malen kaydıyla düzenlendiği, davacının malların teslim edilmediği ve takip alacaklısının kötü niyetli olduğu hususlarını ispatlayamadığı, davacının yemin teklif hakkını da kullanmadığı hallerde davanın reddinin gerekeceği-