Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma ilamında belirtilen inceleme yapılmadan sadece hâkimin kendi gözlemine dayanarak “ödeme makbuzlarındaki imzaların davalı temsilcisinin imzalarına benzediği” gerekçesiyle hüküm kurulmuştur. Oysa tahsilât makbuzları üzerindeki imzaların davalı temsilcisine aidiyetinin tespiti HUMK.’ nun 275. maddesi uyarınca çözümü teknik bilgiyi gerektiren bilirkişi incelemesi ile saptanabileceğinden, mahkemece tanığa ait ilgili yerlerden imza incelemesine dayanak emsal belgeler de getirtilmek suretiyle alınacak imza örnekleri ile birlikte tahsilât makbuzları üzerinde inceleme yaptırılıp konusunda uzman bir heyetten rapor alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava zamanaşımına uğramış çekten dolayı yapılan takibin kesinleşmesi üzerine borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Zamanaşımına uğramış çekten dolayı alacaklı olduğu konusunda ispat yükü davalı alacaklıya düşmekte olup, taraflar arasında temel ilişki bulunması sebebiyle, davalı taraf yazılı delil başlangıcı niteliğindeki çeke dayanarak alacağını tanık dâhil her türlü delille ispatlayabilir. Bu nedenle ispat yükünde hataya düşülerek, yazılı gerekçe ile “davanın reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Genel kredi taahhütnamesini “müteselsil kefil” olarak imzalayan davacının, bankaya yapmış olduğu ödeme çerçevesinde borçtan sorumlu olmayacağı, ayrıca dava dışı şirketin çekmiş olduğu diğer krediler sebebiyle müteselsil kefaletinin olmaması sebebiyle, borçlardan sorumlu olamayacağı, davacıya karşı açılan icra takiplerinde bankanın haksız olmasına rağmen, kötü niyetli olmaması sebebiyle %20 tazminata hükmedilemeyeceğine-
İ.İ.K.nun 72/5 inci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı ( borçlu ) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı ( borçlu ) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu bonolarda, lehtar tarafından gerçekleştirilen ilk cironun iptal edildiği (silindiği) görülmüştür. TTK.’ nun 598/1. maddesi uyarınca çizilmiş cirolar, yazılmamış hükmündedir. Düzgün ciro silsilesinden söz edilmesi için ilk cironun lehtar tarafından yapılması gerekmektedir. Dava konusu senetlerin arkalarında lehtar tarafından yapılmış başkaca bir ciroya da rastlanılmamıştır. Bu durumda mahkemece davaya konu edilen bonolarda ciro silsilesinde kopukluk olduğu ve bu nedenle davalının yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Senedin malen kaydıyla düzenlendiği, davacının malların teslim edilmediği ve takip alacaklısının kötü niyetli olduğu hususlarını ispatlayamadığı, davacının yemin teklif hakkını da kullanmadığı hallerde davanın reddinin gerekeceği-
İhtiyati tedbir kararı alınıp uygulandığında İİK’nun 72/4.maddesi uyarınca davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Davaların birleştiği mahkemede yapılan yargılama sonucunda, davacının menfi tespit talebi ile birlikte ipoteğin kaldırılması talebinde bulunduğu, “HUMK.’nun 13. maddesi uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği” nedeniyle “menfi tespit ve ipoteğin fekki davasının itirazın iptali davasından tefrik edilerek bu dava yönünden yetkili mahkemenin taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olması” gerekçesiyle “dava dilekçesinin yetki yönünden reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Çek keşidecisi olan borçlu, kıymetli evrakın ziyaı nedeniyle iptal kararını alan kişiye çek bedelini ödemesi halinde, kendisi borçtan kurtulur mu?
Davanın İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davası olup, bu davada yetkili mahkemenin ya takibin yapıldığı yer ya da alacaklının ikametgahı mahkemesi olduğu, davacının bu nedenle seçimlik hakka sahip olduğu somut olayda hem takibin yapıldığı yerin, hem de davalının ikametgahının Balıkesir olması nedeni ile M. K. Paşa Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın yetkili mahkemede açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-