Takibe itiraz etmemiş veya itirazı kaldırılmış olması nedeniyle borçlu olmadığı bir parayı ödeyen kimsenin bir yıl içinde istirdat davası açarak parasının geri alınmasını isteyebileceği-
Davacının kefil sıfatıyla imzası bulunan 9.9.1998 tarihli sözleşmedeki kredi borcunun ödendiği,takibe konu diğer sözleşmelerde davacı imzasının bulunmadığından “davanın kabulüne” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
İstirdat davasından söz edebilmek için ödemenin cebri icra tehdidi altında, yani takibin kesinleşmesinden sonra yapılmış olması gerektiği-
Kesin süre verilen hallerde; taraflara usulüne uygun süre tanınması ve delillerini sunması için yasal şekil şartlarını taşıyan ve sonuçlarının da açıklandığı bir kesin süre verilmesi gerekeceği-
Taşıt kredisi ve rehin sözleşmesinde bulunan imzaların davacıya ait olmadığının anlaşılması sebebiyle “davanın kabulüne” ilişkin verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Menfi tesbit davasında takip alacaklısı hakkında tefecilik suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararının mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu davada, dosya içeriğine ve toplanan delillere göre senedin hatır senedi olarak verildiği ve bedelsizlik iddiasının kanıtlanamadığı durumda dava dilekçesinde yemin deliline dayanan davacıya yemin teklif hakkının hatırlatılarak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
HMK’un 33. maddesi uyarınca olayların açıklanmasının taraflara, hukuki nitelendirmesinin ise hakime ait görev olduğu-