Davacı borçlu ile davalı arasında işçi/işveren ilişkisi bulunması halinde menfi tesbit davasının iş mahkemesinde açılması gerekeceği-
Davalının, davacı bankanın hesabında bulunan paranın, davacının hesap güvenliği sistemindeki açıklardan yararlanılarak 3.kişilerce çekildiğinin anlaşılması halinde, davacı bankanın açtığı menfi tespit davasının reddine – İİK’nun 72/4.maddesi uyarınca alacaklının (davalının) alacağına kavuşması tedbir kararının uygulanması sebebiyle geciktirildiğinde, alacaklı yararına tazminata karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının, iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekeceği-
Senedi tanzim edenin imzası bonoda zorunlu unsurlardan olup, bonoda keşidecinin imzasının bulunmaması halinde keşidecinin sorumluluğundan söz edilemeyeceği gibi, şekil noksanlığının bulunması halinde, aval verenin de taahhüdünün geçerli olmayacağı-
Bonoda “nakden” kaydı bulunduğu, davalı tarafın “dershane ortaklık katılma payı karşılığında bononun alındığını” savunarak senedi tâlil ettiği, tâlil etmesine rağmen ispat edilemediğinden dolayı “bononun iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
Müflise karşı açılan menfi tespit davasında müflisi İİK'nın 229. maddesi gereğince iflas idaresi temsil edeceği; ancak bu nitelikteki dava, sıra cetveline kayıt kabul davası niteliğinde olmadığından, temel ilişkideki uyuşmazlığın niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekip davaya konu bononun konut satışı için verildiği gözetildiğinde, davaya bakmanın Tüketici Mahkemesinin görevi olması gerekeceği-
Dava konusu bononun ihdas nedenini talil eden tarafın iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğu-
Dava konusu bononun ihdas nedeni olarak “nakden” kaydına yer verildiği hallerde, davacılar senedin ihdas nedenini talil ettiklerine göre iddialarını HUMK’nun 290.maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamakla yükümlü olacağı ve davalının tanık dinlenmesine muvafakat etmediği halde tanık dinlemenin usule aykırı olacağı, kaldı ki hem icra takip dosyasında hem de İcra Ceza Mahkemesinde görülen davada davacıların borcu kabul ettiklerine dair açık ikrarları sebebiyle hükmün bozmayı gerektirdiği-
Bononun vade tarihinden birkaç gün sonra kısmı ödemelerin yapılması ve borcun yeniden yapılandırılması karşısında, "korkunun vade tarihinden bir kaç gün sonra kalktığı" ve davanın da BK. mad 31 (şimdi; TBK. mad. 39) gereğince bir yılık hak düşürücü sürede" açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-