Bonolardaki geçersizlik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması durumunda İİK'da özel bir düzenleme bulunmadığından HMK'nun 209/1. maddesi ile HMK'nun 389 vd. maddeleri nazara alarak takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesinin mümkün olduğu- Eldeki davada, HMK'nun 209. maddesinin uygulanması için iddianın somutlaşmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine karar verilmiş ise de, değişen delil durumuna göre yargılamanın her aşamasında tedbir kararı verilmesi, tedbirin kaldırılması veya değiştirilmesi mümkün olduğundan, delil durumuna göre tedbirle ilgili yeniden karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı- İlk Derece Mahkemesinin davacının sahtecilikle ilgili iddialarının açılan ceza davalarıyla somut hale geldiğini değerlendirmeden davacının HMK'nun 209. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermesinin yerinde görülmediği-
Menfi tespit davasından dönüşen istirdata ilişkin ilam ile; borçlunun bir ilamlı takip yapmasına olanak ve gerek olmadığı, borçlunun ilamı icra dosyasına ibraz ederek İİK. mad. 72/5, c: 2 uyarınca, icranın eski hâle getirilmesini istemesi gerektiği, fakat icranın eski hâle getirilebilmesi için istirdat davasının kabulü kararının kesinleşmesi gerektiği-
Dava; menfi tespit, istirdat, tapu iptal ve tescil davası olup, her ne kadar mahkemece, davacı ile aynı durumda bulunan ortaklara tapularının devredilmediği ve davacının da kooperatife olan edimlerini tam olarak yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, karar tarihinden önce davacı tarafın kooperatife olan borçlarını ifa ettiğinden menfi tespit ve istirdat taleplerinin reddine, tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne, ancak davanın açılmasına davacı kendisi sebebiyet verdiğinden yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Poliçenin davalı bankaya alacağın temliki yoluyla devredildiğinden bedelsizlik definin alacaklıya karşı ileri sürülebileceği, davanın dayanağı olan .......... tarihli temlik sözleşmesinin mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 162 vd. maddelerinde yer alan alacağın temliki hükümlerine göre düzenlendiği, aynı Kanunun 125. maddesi uyarınca kanunda başka surette hüküm mevcut olmadığı takdirde her davanın 10 senelik zaman aşımına tabi olduğu, temlik tarihi olan 2008 yılından davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği-
Davacının gerçek bir alacağı yoksa tasarrufun iptal davasının dinlenemeyeceği- Menfi tespit davasında "tefecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilen alacaklı hakkında verilen 'hükmün açıklanmasının geriye bırakılması' kararı hukuk mahkemesini bağlamayacağından ve davacı-borçlunun dava konusu senet bakımından borçlu olmadığını ispat edemediği" gerekçesiyle davanın reddine kesin olarak karar verildiği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasında davacı konumunda olan alacaklının alacağının kesinleşmiş olduğu ve bu durumda mahkemece, davacının alacağının gerçek olduğunun kabulü ile tasarrufun iptali davasının esasına girilmesi gerektiği-
Önleyici tedbir niteliğinde olan ödeme yasağı kararı, iptal davasının ilk aşamasını teşkil ettiği, ancak iptal davası ve ödemeden men kararı verilmesinin kıymetli evrak niteliğindeki çekler için mümkün olduğu- TTK m. 818/1-s atfı ile TTK m. 757-763 ile 764/1 gereğince ve TTK m. 661 vd. uyarınca; bir çekin iptalini çek üzerindeki hak sahibi lehtar veya senedin devri halinde yetkili hamilinin isteyebileceği- Keşidecisinin çek iptal davası açmaya hakkının olmadığı- Keşideci duruma göre menfi tespit davası veya senedin iadesi (istirdat) davası açabileceği- TTK m. 651/2 uyarınca, davacının imza inkarı ile keşideci sıfatıyla dava açtığı anlaşılmakla; işbu durumun yasaya uygun olmadığı, saptanan hukuksal durum karşısında davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle "sıfat" yokluğundan reddine karar vermek gerektiği-
Çekin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK. mad. 209 uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, bu hükmün, genel mahkemelerde açılan davalarda, senedin delil olarak kullanılamayacağını öngördüğü, icra takibine etkisinin olmadığı- Davaya konu çekte keşide tarihinde oynama olduğu anlaşılmakla, paraf imzasının davacıya ait olup olmadığı yargılamayı gerektiriyorsa da, yaklaşık ispat gerçekleştiği göz önüne alınarak, ilk derece mahkemesince, somut olay bakımından, İİK. mad. 72/3 gereğince tedbir kararı verilmesi gerektiği-
HMK 'nun 209. Maddesi uyarınca tedbiren dava konusu icra takibinin durdurulması istemine ilişkin davada, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe konu kambiyo senediyle ilgili sahtelik (yazı/imza inkarı vs.) iddiası hakkında İİK da özel düzenleme bulunduğundan (örneğin İİK 169/a ,170 maddeleri) bu iddia hakkında sonraki genel kanun olan HMK 209. maddesi uygulanamayacağı, İİK 72/3 maddesinde de icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmeyeceğinin açıkça hüküm altına alınmış olduğu, HMK 209. Madde kapsamında istenen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair mahkemece verilen ve istinaf edilen ara kararın hukuka uygun olduğu-
Çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve çekin iptali istemine ilişkin dava- İmza inkarı halinde imzanın ilgiliye ait olduğunu ispat yükü senedi elinde bulunduran hamile ait olduğu- Mahkemece imza incelemesine esas olmak üzere çek aslının sunulması için meşruhatlı davetiye çıkarılmışsa da senet metninde son hamil olduğu anlaşılan davalı Banka yerine senedi ciro ile devreden lehdar davalıya davetiye çıkarıldığından, mahkemece imza incelemesi yapılması için senet hamili davalıya meşruhatlı davetiye çıkarılması, davacının huzurda alınacak imza örneklerinin yanı sıra çek keşide tarihi öncesi ve sonrası tarihlere ait emsal imza örnekleri getirtilerek imza örnekleri bilirkişi incelemesine tabi tutularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği-
İlave ağaçlandırma bedeline yönelik işlem nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ihtirazi kayıtla ödenen bedelin tahsili istemi-
