Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının iddialarını ispat edecek nitelikte belge ve delili dosyaya sunamadığı, kıymetli evraka dayalı olan alacağın illetten mücerret olduğu, aksinin ancak yazılı belge ile ispatının mümkün olduğu, kaldı ki temel ilişkiye dayalı borçlu olunmadığı iddiasının keşideciye karşı ileri sürülebileceği, ciranta sıfatını taşıyan davalı alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle ispat edilemeyen menfi tespit davasının reddine, kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
İtirazın iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasının görülemeyeceği-
Davalılar vekilinin derdestlik itirazında bulunduğu .............Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmediyse kesinleşmesi beklenerek ... plakalı araçla ilgili bu davada taraflar arasındaki kesinleşen maddi vakaların ve talep sonuçlarının eldeki davada tarafları bağlayacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Asıl davada davacının davalı tarafından teslim edilen anlaşmaya aykırı ve aliud teslim niteliğindeki betondan dolayı ürün bedelini ödemek zorunda olmadığı bu nedenle davacının davalıya ürün teslimi nedeni ile verilen çekten dolayı borcunun olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacının kredi sözleşmesinde imzası bulunmakta olup kefalet sorumluluğunun doğmamasının sebebinin diğer şekil şartlarının bulunmamasından kaynaklandığı, bu itibarla davalı bankanın takibi kötü niyetle yaptığının kabulünün mümkün olmadığı-
Alacaklı tarafından, borçlular aleyhine yapılan ilamsız takipte davalı alacaklı bankanın alacaklı sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davacıların menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiş ise de; bu tespitin doğru olmadığı, dava konusu 3 adet ilamsız takip olup, bu takiplerden birinde davacılardan ilkine, diğerinde diğer davacı asıl borçlu, 3. takipte ise her iki davacının başka bir asıl borçlunun kefili olarak borçlu sıfatı ile sorumlu tutulduğu, dava konusu takip dayanakları arasında yer alan “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Arasında Yapılan İşbirliği ile Uygulanan Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesinden Yararlanan Kooperatif Ortaklarından Alınacak Taahhütname ve Borçlanma Sözleşmesidir.” sözleşmesinin başlığında kredinin ilgili şubeden alındığı belirtildiği gibi sözleşmenin 11-12-13 maddelerinde de kredi borcunun hem geri ödemesinin hem de zamanında ödenmemesi durumunda faiziyle birlikte ödemesinin bankaya yapılacağının belirtildiği, bu durumda bankanın alacaklı sıfatı bulunduğu, buna göre; davacıların şahsen kullandıkları ya da kefil oldukları kredilerle ilgili tüm belgeler toplanarak takip tarihi itibariyle borçlarının olup olmadığı ve varsa miktarının belirlenmesi için rapor almak, davalı banka tarafından davacıların takip tarihinde gerçek borçlarından daha fazla miktar için takip yapıldığının anlaşılması halinde fazla kısım için menfi tespit kararının verilmesi gerektiği-
Tediye makbuzu ile yapılan ödemenin kural olarak mevcut bir borcun ifası anlamına geleceği, "ödemenin, bir avans ödemesi olduğunu" iddia eden alacaklının bunu ispatlaması gerektiği-
Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorunun; dava konusu senet bakımından, davalı alacaklı hakkında sanık sıfatıyla yer aldığı, Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasında resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarında cezalandırılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmakla takibin tedbiren durdurulması şartlarının bulunup bulunmadığı olup, İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığı ancak dava konusu senet alacaklısı hakkında kamu davası açıldığı ve henüz kesinleşmemekle birlikte mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla; HMK'nun 389. ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, HMK'nun 392/1 maddesi uyarınca talep resmi bir belgeye ya da başkaca kesin bir delile dayanıyorsa teminat alınmamasına karar verilebileceği, somut dosyada ihtiyati tedbir talebinin dayanağının ceza mahkemesi kararı olduğu ve bu durum karşısında ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin mümkün olduğu-
Dava, 1.800.000,00 Euro bedelli bonoya karşı açılmış menfi tespit davasına ilişkin olup; davacı vekilinin dava dilekçesinde harca esas değeri 2.655.000,00 TL olarak gösterdiği, davalı vekilinin itirazı üzerine eksik harcın tamamlattırıldığı, İİK'nun 72/5'e göre takdir edilecek zarar haksızlığının anlaşılan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olamaacağı, o halde mahkemece takip tarihi itibariyle Euro efektif satış kuru üzerinden takip konusu 1.800,000 Euro'nun TL karşılığı bulunup davalı aleyhine hükmedilecek kötü niyet tazminatının bu bedel üzerinden hesaplanması gerekirken dava dilekçesinde gösterilen ilk bedel üzerinden hesaplanmasının doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği; ayrıca, dava devam ederken davacı tarafça icra dosyasına yatırılan ve istirdata esas olacak paranın, mahkemece 110.130,81 TL olarak eksik bedel üzerinden istirdata hükmedilmesinin de doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği-
Bilirkişi kurulu raporuna göre;, davalının kanunen tutulması zorunlu defterlerine göre asıl borç ödendiğinden davacının alacağının kalmadığı, itiraz üzerine alınan ek raporda da bu görüşün benimsendiği, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğundan bahisle çelişkiyi gidermek amacıyla 28.04.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunun alındığı, alınan bu raporda davalının tasdik mecburiyeti olmayan muavin kayıtlarına göre inceleme yapıldığı ve davalının davacıdan alacağı olduğunun saptandığı; kanunen tutulması zorunlu olan defterlerle kanunen tutulması zorunlu olmayan muavin defterlerinin varlığı karşısında, hangisinin bağlayıcı olacağı hususunun da tartışılarak bir rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği-