Davadan önce girişilmiş bir icra takibi bulunmadığına göre somut olayda mahkemenin genel yetki kuralları çerçevesinde belirlenmesi gerekir. Dava konusu çekin keşide yeri Antakya’dır. Bu durumda Hatay Mahkemelerinin de yetkili olacağı gözetilmeden, yanılgılı gerekçelerle yetkisizlik kararı verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Borçlunun, itirazın iptali davasında savunmalarını ileri sürme imkanı bulunduğundan, ayrıca menfi tesbit davası açmakta hukuki yararının bulunmayacağı-
Bonoya dayalı olarak takibe geçen davalıya karşı,davacının ödeme savunmasında bulunduğu,davanın devamı sırasında icra dosyasına borcun ödenmesi nedeni ile davanın istirdat davasına dönüştüğü, davacının ödeme hususunda,davalıya ait kartvizit arkasına davalının kardeşi tarafından yazılan ödeme belgesine dayandığı,davalının kardeşinin de aynı işyerinde çalıştığının davalı tarafça da kabul edildiği, bu nedenle ödeme belgesinin davalının isteği doğrultusunda düzenlendiğinin kabulünün gerekeceği, belgede belirtilen bedel kadar borçtan davacının sorumlu olmayacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, tarafların baba-oğul olup, aralarındaki hukuki işlem nedeni ile senet düzenlendiği için HUMK’nun 293/1.maddesindeki öngörülen manevi imkansızlık ortadan kalktığından senede karşı senetle ispat zorunluluğunun geçerli olduğu, senetteki imzanın da davacıya ait olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği gibi yemin deliline de dayanmadığı, davalının bonoya dayalı takip nedeni ile %3 komisyon istemesinin yasal dayanağı bulunmadığı nedeni ile mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalı yararına tazminata karar verilebileceği-
Dava çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkindir. Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Somut olayda davacı “dava konusu çekin teminat amacıyla verildiğini” iddia ettiğine göre, kuralın aksi yönündeki bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi için alacaklıya ödeme yapılması yeterli olduğu, icra yoluyla paranın tahsil edilmesinin şart olmadığı-
Davacı “senedin teminat senedi olduğunu” iddia etmiştir. HUMK.’ nun 290. maddesine göre bu iddianın usulüne uygun yazılı delille kanıtlanması gerekirken, tanık beyanlarına itibar edilerek karar verilmesinde isabet görülmemişse de, davalı vekilinin dosyaya sunduğu dilekçesinde ve temyizinde “bir an için teminat senedi olduğunun kabulü halinde” şeklinde beyanda bulunmuş olması karşısında, mahkemece, senedin teminat senedi olarak kabulü durumunda, teminat vasfının devam edip etmediği konusunda taraf delilleri toplanıp karar yerinde tartışılarak varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönün eksik bırakılması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Menfi tespit davasında “kesin hüküm”den söz edebilmek için, her iki davanın taraflarının konularının ve dayanılan hukuki sebebinin HMK’un 303. maddesi gereğince aynı olması gerekeceği, dava konularının aynı olduğu ve taraflar yönünden bir irtibatın bulunduğu saptanırsa önceki hükmün güçlü delil olduğunun nazara alınması gerekeceği-
"Nakden" kaydı ile düzenlenen dava konusu senedin ihdas nedeni talil edildiğinden ispat külfetinin davalıda olduğunun kabulü gerekeceği-