Karşılıklı taahhütleri içeren kira sözleşmesi gereğince kargo hizmet bedelinden doğan alacak için yapılan takibe karşı açılan davada, takipten önce davalının davacıya gönderdiği ihtarnamenin ve dolayısı ile temerrüt tarihinin saptanarak, davacının itiraz dilekçesi de değerlendirilerek,takip tarihi ve davacının son ödemeyi yaptığı tarih itibariyle borcun belirlenerek, sonuç dairesinde karar verilmesinin gerekeceği- Davalı tarafından kira sözleşmesinin bitiminden önce kiralananın terk edilmesine rağmen,davacının bu yeri başka bir firmaya kiralayarak kira geliri elde edildiğine dair iddiasının araştırılması gerekeceği-
Davaya konu bonodaki imzanın davacıların murisine ait olmadığının tespiti “bonodan dolayı mirasçıların borçlu olmadığının tespitine” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Davaya konu çekin şirkete ait olup, şirketin iki imza ile temsil edilmesine rağmen kaşe üzerinde tek imza olması halinde davacı şirketin çek nedeni ile sorumluluğunun bulunamayacağı-
Mahkemece “grafolog bilirkişinin raporuna göre, çekin ilk tanziminde 13.04.2006 tarihi yazılmışken farklı evsafta kalemle yıl hanesindeki 6 rakamının 7 rakamına tahrifi suretiyle keşide tarihinin 13.04.2007 olarak değiştirildiği, keşidecinin parafını içermeyen bu değişikliğin tahrifat niteliğinde olduğu, süresinde bankaya ibraz edilmeyen çekten dolayı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılamayacağı, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, davalının çeki ciro yoluyla alması nedeniyle tahrifatı bilerek icra takibi yaptığının tespit edilemediği” belirtilerek “davanın kabulüne, tazminat isteminin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacı yanca hükmün masraf bakımından düzeltilerek onanması istenmişse de, temyiz dilekçesinin harçlandırılmadığı ve temyiz defterine de kaydedilmediği durumlarda, yasaya uygun bulunmayan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay’ca da bu yolda karar verilebileceği-
Mahkemece, TTK’nın 661-maddesine dayanılarak 3 yıllık zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle davacı keşidecinin davalı hamile borçlu olmadığına karar verildiği davada, davalı hamil tarafından davacı aleyhine senede dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılmış, taraflar arasında temel ilişki bulunmadığından uyuşmazlığın TTK’nun 644.maddesinde düzenlenmiş olan sebepsiz iktisap hükümlerine göre davalı hamilin davacı keşideciden talepte bulunabileceği, bu durumda da TTK’nun 661.maddesinin 1.fıkrasında bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davalı hamilin davacı keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak icra takibi yapabileceği gözetildiğinde davanın süresinde açıldığı, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Borçluların takibin kesinleşmesinden sonra yapılan haciz aşamasında borcu kabul etmeleri karşısında menfi tespit davasının reddinin isabetli olduğu-
Davacı tarafından düzenlenen bonoda “malen’’ kaydı bulunmakla birlikte, davacının “senedin dava dışı E.’nın davalı şirketle imzaladığı sözleşme için davalı şirkete teminat senedi olarak verildiği” iddiası, davalı tarafından da kabul edildiğinden, dava dışı E.’nın davalı şirkete borçlu olup,olmadığının belirlenmesi için, dosya içindeki sözleşme de dikkate alınarak, dava dışı E.’nın ve davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin gerekeceği-