Mahkemece “grafolog bilirkişinin raporuna göre, çekin ilk tanziminde 13.04.2006 tarihi yazılmışken farklı evsafta kalemle yıl hanesindeki 6 rakamının 7 rakamına tahrifi suretiyle keşide tarihinin 13.04.2007 olarak değiştirildiği, keşidecinin parafını içermeyen bu değişikliğin tahrifat niteliğinde olduğu, süresinde bankaya ibraz edilmeyen çekten dolayı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılamayacağı, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, davalının çeki ciro yoluyla alması nedeniyle tahrifatı bilerek icra takibi yaptığının tespit edilemediği” belirtilerek “davanın kabulüne, tazminat isteminin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacı yanca hükmün masraf bakımından düzeltilerek onanması istenmişse de, temyiz dilekçesinin harçlandırılmadığı ve temyiz defterine de kaydedilmediği durumlarda, yasaya uygun bulunmayan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay’ca da bu yolda karar verilebileceği-
Borçluların takibin kesinleşmesinden sonra yapılan haciz aşamasında borcu kabul etmeleri karşısında menfi tespit davasının reddinin isabetli olduğu-
Mahkemece, TTK’nın 661-maddesine dayanılarak 3 yıllık zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle davacı keşidecinin davalı hamile borçlu olmadığına karar verildiği davada, davalı hamil tarafından davacı aleyhine senede dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılmış, taraflar arasında temel ilişki bulunmadığından uyuşmazlığın TTK’nun 644.maddesinde düzenlenmiş olan sebepsiz iktisap hükümlerine göre davalı hamilin davacı keşideciden talepte bulunabileceği, bu durumda da TTK’nun 661.maddesinin 1.fıkrasında bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davalı hamilin davacı keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak icra takibi yapabileceği gözetildiğinde davanın süresinde açıldığı, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davacı tarafından düzenlenen bonoda “malen’’ kaydı bulunmakla birlikte, davacının “senedin dava dışı E.’nın davalı şirketle imzaladığı sözleşme için davalı şirkete teminat senedi olarak verildiği” iddiası, davalı tarafından da kabul edildiğinden, dava dışı E.’nın davalı şirkete borçlu olup,olmadığının belirlenmesi için, dosya içindeki sözleşme de dikkate alınarak, dava dışı E.’nın ve davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin gerekeceği-
İtirazın iptali davasından önce açılan menfi tespit davasında verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği incelenerek, itirazın iptali davasına etkisi üzerinde durularak, bir karar verilmesi gerekeceği-
İhdas nedeni bölümünde ‘’malen’’ kaydı bulunan bonoda davalı tarafta senet metnini talil etmediğinden, ispat külfeti davacıda olup, davacının “bonoya konu olan malın kendisine teslim edilmediği” yönündeki iddiasını HMK.nun 290.maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekeceği ve bu iddiasını münhasıran davalının ticari defterlerine dayanarak ispat edemeyeceği-
İİK 72/4.maddesi uyarınca menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için; ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağa kavuşmasının gecikmiş olması koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir. Somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de,bu kararın infaz edilip edilemediği dosya içeriğinden anlaşılamadığından, bu yönlerin mahkemece araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının teminat çekini “kendisine teslim edilmeyen demirlerin bedeli kadar” icra takibine konu edebileceği-