Mahkemece, “dosya kapsamı ve son alınan bilirkişi raporuna göre takibe konu çeklerle ilgili davacı kayıtlarında borca mahsuben verildiği ve bu çeklerin ödendiğine dair makbuz bulunmadığı ve çek bedellerinin ödenmediği” gerekçesiyle “davanın reddine, davacının asıl alacağın %40’ı oranında tazminata mahkûm edilmesine, İİK.’ nun 72/3. maddesi gereği konulan tedbirin HUMK.’ nun 112. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesine kadar devamına” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece delil toplanması ve yargılamayı gerektirmeyen, yoruma dayalı basit itirazlardan olduğu iddiasıyla İcra Tetkik Merciinin görevinde olduğu gerekçesiyle reddedilen davada, dava dilekçesindeki anlatım itibariyle İİK’nun 72.maddesine dayalı menfi tespit davası olduğundan bahisle HUMK nun 76.maddesi uyarınca olayların açıklanmasının taraflara, hukuki nitelendirilmesinin hakime ait bir görev olduğundan ve dava dilekçesinde bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istendiğinden mahkemece İİK nun 72 maddesi uyarınca işin esasına girilerek toplanacak delillerle birlikte değerlendirilmesi gerekeceği-
Toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre senedin tanzim tarihi itibariyle davalının yönetim kurulu üyesi olduğu,defterlerin tutulmasından da sorumlu olması dolayısıyla kapanış tasdiki olmayan kooperatif defter ve kayıtlarının davalı aleyhine delil sayılacağı,davalılar arasında baba-oğul ilişkisi bulunmakla, hamil olan davalı babanın bonoyu kötüniyetle iktisap ettiğinin de fiili karine uyarınca kanıtlanması sebebiyle “davanın kısmen kabulü ile icra tehdidi altında ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle istirdadına,İİK.72/5 maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesine” dair kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Çekin ödeme vasıtası olduğu, davacı “davalının çeki hukuka aykırı şekilde ele geçirdiğine” ilişkin iddiasını kanıtlayamadığından, mahkemece “davanın reddi”ne ve tedbir kararı ile davalının alacağına kavuşması engellendiğinden, mahkemece %40 tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Davaya konu çekin ‘’teminat çeki’’ olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın çekin teminat fonksiyonunun devam edip etmediği, temin ettiği alacağın ödenip ödenmediği hususunda olduğu, davacının davalıdan aldığı malların bedelini ödediğini ve bu iddiasının kanıtı olarak banka havale dekontları sunduğu, havale dekontlarında havalenin ne amaçla yapıldığı belirtilmedikçe, kural olarak “havalenin mevcut bir borcun tediyesine yönelik olarak yapıldığı”nın kabulü ve davalının, “bu ödemelerin başkaca bir alacağa yönelik olduğu” yolunda savunması varsa ispat külfetinin bu yönden davalıya geçeceği de gözetilerek hüküm kurulması gerekeceği-
Malen kayıtlı olarak düzenlenen bonoların malen verildiğine karine teşkil ettiği, özellikle ihdas nedeni malen olan bonolardaki malen kaydının, malın teslim edildiğine karine teşkil ettiği ve davacının davalıya yemin teklifinde bulunmadığı gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
“Sadece isim-soyadı ve imzalı olan bononun diğer unsurları doldurulmadan teminat olarak verildiğine” dair iddianın, icra dosyası, bono, Cumhuriyet Savcılığı dosyaları, toplanan delillere göre davacı tarafın bononun teminat bonosu olduğunu yazılı delille ispat edemediği, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda “bonodaki imzanın davacının eli ürünü olduğu”nun anlaşılmasıyla, “menfi tesbit davasının reddi ile şartları oluşmadığından davalı tarafın tazminat istemin reddine” karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Menfi tespit istemli davada borçlu bulunulan tutarın tespit edilerek olumlu tespit şeklinde hüküm tesis edilemeyeceği-
İİK’nun 72.maddesine dayanılarak açılan davada, 72/2.maddeye göre tedbir kararı alınarak borcun ödenmesinin de durdurulmuşsa, aynı yasanın 72/4.maddesi uyarınca davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde %40’tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “hamiline yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra ciro edilmeksizin başkasına elden devrinin olanaksız olup, ibrazdan sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için TTK.’ nun 705. maddesi uyarınca adına alacağın temliki hükümlerini doğuran bir cironun bulunması gerektiği, somut olayda temlik eden son hamil tarafından temlik iradesini ortaya koyan bir ciro bulunmadığı, bu nadanla davalıya yapılmış uygun bir temlik bulunmadığından davalının, davacı aleyhine takip yapabilmesinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-