Dava; keşideci tarafından çek lehtarı aleyhine açılmış menfi tespit davasıdır. Her ne kadar yargılama sırasında dava dışı yetkili hamil tarafından davacı aleyhine icra takibine girişilmiş ve “takip konusu borcun ödendiği” iddia edilerek “davanın istirdata dönüştüğü” ileri sürülmüş ise de somut olayda davalı tarafından girişilmiş bir icra takibi bulunmadığından bu davanın istirdat davasına dönüşmesi söz konusu olamaz. Ancak keşideci olan davacı, çekin lehtarı olan davalıya karşı İİK.’ nun 72. maddesine dayanarak menfi tespit davası açabileceğinden, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, “davanın husumet nedeniyle reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinde süresinde itiraz etmeyen davacı, dava açılmasına sebep olduğundan mahkemece davacı lehine değil davalı yerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Borçlunun üçüncü kişiden almakta olduğu maaşının, İİK.'nun 89. maddesine göre değil İİK.'nun 83. ve İİK.nun 355. maddesi koşullarında haczedilebileceği-
Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka kamu düzenine, kişilik haklarına (TBK. mad. 27) veya dürüstlük kurallarına aykırı (TMK. mad. 2) olduğu için geçersiz sayılan Avukatlık Ücret Sözleşmeleri- (TBK.’nun 26 ve 27. maddelerinin, avukatlık ücret sözleşmeleri bakımından da geçerli sınırlamalar olup, bu sözleşmeler bakımından da uygulanması gerektiği; avukatlık ücret sözleşmelerinin de ahlaka, kamu düzenine ve hukuka aykırı olmaması gerektiği, bunun tesbiti için, tarafların sözleşme ile amaçladıkları çıkarların dengede olması gerektiği gözönünde bulundurularak, sözleşme ile bir taraf için sağlanan hak ve menfaate denk düşmeyen ve fahiş olan menfaatin karşı tarafa sağlanmış olmasının -örneğin; sözleşmede kararlaştırılmış olan ücretin, müddeabihin tamamına yakın olmasının- iyiniyet kurallarına aykırı sayılacağı ve avukatlık ücret sözleşmesini geçersiz kılacağı)-
İmza inkarına dayalı menfi tespit davasında, bonolardaki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda hukuk ya da ceza mahkemesi tarafından alınmış bir rapor olmadan savcılık aşamasında alınan yetersiz rapora dayanılarak ve açılan ceza davasının sonucu beklenmeden karar verilmemesi gerekeceği-
İ.İ.K.72/5. maddesi gereğince dava borçlu lehine hükme bağlanır ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsili için tazminata karar verilmesi gerekeceği-
"Görevsizlik kararı"nın usule ilişkin nihai kararlardan olduğu, bu kararla birlikte mahkemede kendisini vekille temsil ettirmiş olan taraf yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu bononun evliliğin teminatı olarak verilen bono olduğunun davacı yanca HUMK.’ nun 290. maddesine göre kanıtlaması gerekir. Bu konuda tanık dinlenemez. Öte yandan davalı Ö.A. bononun lehtarı olup, yine ona karşı da bedelsizlik iddiasının anılan yasaya göre ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden tanık beyanı ve sosyal durum araştırması ile hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece “nakden” kaydının aksinin ispatlanamadığı gerekçe gösterilerek dava reddedilmişse de, dosyadaki harici satış sözleşmesinde bakiye borç için bono düzenleneceği açıkça yazılı olduğu- Araç satışının da noterce resmi biçimde yapıldığı ve bu aşamada davalının önceki malikin vekili sıfatıyla hareket ettiği sabit olduğundan, mahkemece anılan belgeler üzerinde durulup, davacının iddiasının bu çerçevede değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağı-