Mahkemece, “TTK.’ nun 690. maddesi yollaması ile aynı kanunun 592. maddesi uyarınca bononun sadece imzalı şekilde lehtara verilmesinin mümkün olduğu, keşidecinin bilinçli olarak bononun diğer unsurlarını doldurma yetkisini başkasına vermesi halinde senedi elinde bulunduran dilerse kendi adını, dilerse başka bir şahsın adını lehtar hanesine yazabileceği, TTK.’ nun 592.ve 599. maddeleri uyarınca davacının davalıya karşı def’ilerini yazılı şekilde ispat edebileceği” belirtilerek “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Uyuşmazlığın işçi-işveren ilişkisi nedeniyle düzenlenen senetten kaynaklanıyor olması halinde açılacak menfi tespit davasının iş mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Birleşen alacak davası yönünden hükmedilen ve takibe konu edilen alacak kalemleri asıl davadan (menfi tespit davasından) bağımsız olup, ilamın bu kısmı alacağın tahsiline (ve bunun eklentilerine) ilişkin olup, kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya aykırılık bulunmadığı-
İ.İ.K.nun 72/5'nci maddesi gereğince dava borçlu lehine hükme bağlanır ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsili için tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu senetlerin ciro yoluyla davalı şirkete geçtiği, takip dosyasındaki senetlerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı şirket, keşidecinin imzasının sahte olup olmadığını bilebilecek durumda olmamasına ve takibinde kötü niyetli olarak kabul edilemeyecek olmasına göre, kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmaması gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, “tüm dosya kapsamı ve delillere göre, davanın alım-satım akdine dayandığı BK.’ nun 182. maddesi gereğince aksi kararlaştırılmadıkça alım ve satımda satıcı ve alıcının vecibelerinin aynı anda yerine getirilmelerinin esas olduğu, çekin avans olarak verildiği iddiasının kanıtlanamadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Menfi tespit istemine ilişkin davada, senedin, davacının kardeşinin yurtta kalma ücretine ilişkin düzenlendiği, davacı tarafından imzalandığı, sözleşme hükümlerine göre davacının senette yazılı borç miktarından sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de, yurttan ayrılan öğrencinin sözleşme süresi boyunca ve ücretin de tamamından sorumlu olacağına ilişkin sözleşme hükmü, haksız şart mahiyetinde olup, mahkemece, davacının kardeşinin yurttan ayrıldığı tarihten sonra yerine bir başka öğrencinin kaydedilme olasılığı ve süresi araştırılarak bu süreyle orantılı olarak davacının sorumlu tutulması gerekeceği-