Mahkemece; “dava konusu bononun herhangi bir bedel kaydını içermediği, başka bir anlatımla malen ya da nakden ibaresinin bulunmadığı, ispat yükünün yer değiştirmediği, davacının iddiasını kanıtlayamadığı, davacının ibraz ettiği tutanakta senede ilişkin bir ibarenin yer almadığı, davalının imzasını da içermediği” gerekçesiyle “davacı tarafça ispat olunamayan davanın reddine, davalı yanın tazminat isteminin yerinde olmadığına” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Dava dışı 3. kişi ile davacı şirketin temsilci ve ortaklarının kardeş oldukları, 3. kişinin, davacı şirkette bir süre çalıştığı ve pek çok çek keşide ettiği, malların 3. kişi imzasına teslim edildiği, davacı yetkisiz temsile dayanmış ise de, davacı firmanın dava dışı 3. kişinin keşide ettiği, bir çok yetkisiz temsile tahammül gösterdiği, davalı şirketin iyi niyetli olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 89/3 maddesine göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir. Mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeksizin davalının nisbi harçla sorumlu tutulmasının doğru görülmeyeceği-
Davacının işe girerken dava konusu senedi teminat senedi olarak verdiğini, işten ayrıldıktan sonra senedin icraya verildiğini iddia ederek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istediği davada , uyuşmazlık işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığından görevli mahkemenin İş Mahkemelerinin olacağı-
Dava konusu senet hakkında çift taraflı talil olduğunda ispat külfetinin davacıda olacağı, ispat külfetinin davalıya yüklenmesinin isabetsiz olacağı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Dosyaya ibraz edilen ödeme dekontlarının, ödemenin davaya konu çekle ilgili olarak yapıldığını gösterir bir ibarenin yer almadığı ve bu durumun çekin ödendiğini ispata yeterli olmadığı, kaldı ki, ödemenin davalıya değil, üçüncü bir kişiye yapıldığından, ayrıca davalının çek bedelinin ödenmediğine ilişkin kendisine teklif olunan yemini usulüne uygun olarak eda ettiğinden davanın reddine karar verileceği-
Davacı, dava dilekçesinde “sair delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmıştır. Bu durumda mahkemece davacı yanca yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; takip konusu senedin geçerli hukuki bir sebebe dayalı olarak düzenlenmediği, davalının sırf kendi iddiaları doğrultusunda ve davacının mevcut mal varlığının, çalıştığı şirketten zimmetine para geçirdiğinin kanıtı olduğundan hareketle, “boş senet aldığı ve doldurup icra takibine geçtiği, senette yazılı miktarın nasıl ortaya çaktığının anlaşılamadığı, netice itibarıyla senedin karşılıksız olduğu” gerekçesiyle “davanın kabulü ile davacının takip dayanağı senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, ayrıca takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı anlaşıldığından davalıdan %40 oranında tazminatın tahsiline” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacı, dava konusu senetteki keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmadığını iddia etmiştir. Bu durumda mahkemece HUMK. 308 vd. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211.) maddesi uyarınca sahtelik incelemesi yapılması gerekirken hazırlık tahkikatı sırasında alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınması yoluyla eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceği-