Dava konusu senetlerdeki borçlu imzalarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kooperatifin çift imzayla temsil ve ilzam edilebildiği, ancak çekte tek imza bulunduğu gözetilerek davacı kooperatifin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı tarafın çekin cirantası olması ve çekteki imzanın davacı kooperatife ait olup olmadığını bilebilecek konumda olmaması nedeniyle kötü niyeti ispat edilemediğinden davacı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının elden yapılan ödemeleri usulüne uygun delillerle ispatlayamamış olmasına; davacı tarafından yapılan 15.000 TL'lik havalenin BK.86. maddesi uyarınca dava konusu bonoya mahsuben yapıldığının kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin, sınırlı yetkili olan İcra Hukuk Mahkemesinin aldığı raporla yetinerek buna göre hüküm kurmasının doğru olmayacağı, İcra Hukuk Mahkemesi kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceği, bu nedenle Mahkemece imzaya itiraz yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının senedin araç satışı için verildiğini, davalı tarafın ise verilen borç karşılığı alındığını beyan ettiği, senedin nakden kaydını içermesi nedeniyle davada ispat yükünün senet içeriğini değiştiren davacıya düştüğü, davacının senede karşı yazılı delil sunamadığı gibi yemin teklif etme hakkını da kullanmadığı ve bu şekilde iddiasını kanıtlayamadığından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun borcun tamamını fer’ileriyle birlikte ödemesi halinde, bu ödemeden diğer borçlunun da yararlanacağı ve bu sebeple açılan menfi tespit davasının kabulü ile davacıların takip dosyasında borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği, icra mahkemesine yapılan başvurunun süre yönünden reddedilmesinin kesin hüküm teşkil etmeyeceği-
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-
İcra hukuk mahkemesi kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmez. Bu nedenle mahkemece imzaya itiraz yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, icra hukuk mahkemesi ve C. Savcılığı’nca alınan bilirkişi raporları ile yetinilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Davacının kefil olarak kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarında yasal faizi ile sorumlu olduğu gerekçesiyle benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-