Dava konusu bononun teminat olarak verildiği ve davalı yanın dava konusu belgede yazılı miktarda alacaklı olduğu kanıtlanamadığından davanın kabulüne ve davalılar aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo senedinin şekle ait noksandan dolayı (keşideci imzasının bulunmaması) batıl olduğundan, aval veren davacının senet bedelinden sorumlu tutulmaması gerekeceği, davacının kefil sıfatı ile senet üzerinde bulunan imzasının fer'i nitelikte olduğu, asıl borçluyu bağlayacak bir durum söz konusu değilken davacı kefilin sorumlu kabul edilemeyeceği kanaati ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirketin çift imza ile temsil edilmesi gerekirken, yetkili temsilcilerden biri olan davacı I. Eyüboğlu tarafından şirket adına imza atıldığının ve böylece adı geçenin TTK.'nın 590. maddesine göre şahsen sorumlu bulunduğunun ve diğer davacının teminat iddiası ile senedin sonradan doldurulduğu yönündeki iddianın kanıtlanamadığının anlaşılmasına göre, dava konusu bonolardan dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine, diğer davacı I. Eyüboğlu'nun davasının ise reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu çekin keşide yerinin tahrif olunduğu Adli Tıp Kurumunun raporundan anlaşılmaktadır. Bu durumda çek kambiyo senedi vasfını yitirdiğinden ciro yolu ile devir edilemez ve alacağın temliki hükümlerine tabidir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin yerinde görülmeyeceği-
HUMK 409 maddesi gereğince “dava ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılmaz” hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olup davadan feragatin hüküm kesinleşinceye değin yapılabileceği ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadan yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı-
Mahkemece bilirkişi raporu alınmış ise de bu rapora karşı davacı taraf gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz ettiğinden, mahkemece konusunda uzman bilirkişiden açıklanan yönlerde gözetilerek davacı itirazlarını da karşılayan Yargıtay denetimine imkan sağlayan yeni bir rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Adli Tıp Kurumu raporuna göre, dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespit edilemediği, bonodaki imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama yükünün davalı alacaklıda olduğu, davalının ise bu hususta herhangi bir delil ve belge sunamadığı, yemin teklif hakkını da kullanmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının takibe konu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Hamil olan davalının ciranta aleyhine takip yapılabilmesi için ödememe protestosu çekmesi gerektiği, süresi içerisinde bu işlem yapılmadığından hamil olan davalının keşideci dışındaki kişilere müracaat hakkını kaybetmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece bononun tanzim tarihinden önceki ve yakın tarihli davacıya ait imza örnekleri ilgili yerlerden getirtilerek konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceği-