Çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile çek nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, alacaklı takipte kötü niyetli olduğundan asıl alacağın %40’ı olan 13.800 TL tazminatın davalı Y.’dan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Davacının kefil olarak kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarında yasal faizi ile sorumlu olduğu gerekçesiyle benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dosyaya sunulan 12.01.2009 tarihli feragat belgesi altındaki imzanın davalı tarafça inkar edilmediği, bu nedenle davacının takibe konu bonodan dolayı sorumlu tutulmayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İhtiyati tedbir sebebiyle alacaklı davalının alacağına kavuşması geciktiğinden, İ.İ.K.'nun 72/4. maddesi gereğince davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
4603 sayılı Kanunda öngörülen muafiyetin T.C Ziraat Bankası’nın davacı olduğu davalarda uygulanabileceği, davalı durumundaki bankanın harçtan muaf olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamakta ve harç kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Kamu düzeni, aleyhe bozma yasağı kuralının istisnalarından olduğundan mahkemece; davalı bankanın karar ve ilam harcı ile sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülemeyeceği-
Dava konusu senetlerin kambiyo senedi vasfında olduğu, davacının, dava konusu senetleri hükümden düşürecek deliller sunamadığı teklif edilen yeminin davalı tarafından eda edildiği gerekçeleriyle davanın reddine, davacının tedbir talebinin kabul edilerek infaz edildiği gerekçesiyle de İİK’nun 72/4 maddesi gereğince davacının %40 oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “davanın reddine” denildiği halde, gerekçeli kararda; “davanın reddine, icra takibine konu asıl alacak olan 11.000 TL’nin %40’ı oranındaki tazminatın davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine “ denilmiştir. Bu hal, HUMK’nun 381/2 (HMK m.298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Mahkemece verilen kararda HUMK’ nun 388’inci (HMK m.297) maddesine aykırı davranılarak, kararın gerekçesiz olarak yazılmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Davalı C. İ.'in bono metnini talil etmesine rağmen bu iddiasını kanıtlayamamış olmasına göre bu davalı hakkında davanın kabulüne, diğer davalı İ. Delibaş'ın da kötü niyetli olduğunun kanıtlanamamış olmasına göre, bu davalı hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-