“Dava konusu çekteki imzanın davacıya ait olduğu”nun bilirkişi raporları ile saptanması ve davacının Cumhuriyet Savcılığına verdiği şikayet dilekçesinde “imzayı inkar etmemiş olması”, “çekin teminat amacıyla verildiği”nin yazılı delillerle kanıtlanamamış bulunması karşısında, ceza davasının sonucu beklenmeden menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İhtarlı yemin davetiyesinin tebliğine rağmen yemin teklif edilen davalı-alacaklı duruşmaya gelmediğinden, HMK. mad. 228/2 uyarınca, yemin konusu vakaları ikrar etmiş sayılması gerektiği- Takibin başlatılmasında kötü niyet bulunmadığı gerekçesi ile menfi tespit davasının kabulüne, takip dayanağı bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Davacının davalı ile dava dışı şirket arasındaki kredi ilişkisine müteselsil kefil, düzenlenen bonoya ise kefil sıfatıyla dahil olduğu, davalının rehnin paraya çevrilmesi için takip yapmasının, aynı alacak için kefil hakkında ilamsız takip başlatmasının ve elde bulunan kambiyo senedine dayanarak takip yapmasının mükerrer takip olmadığı-
Zamanaşımına uğramış çekler nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine yönelik olarak açılan menfi tespit davasında, davalı alacaklı vekilinin "çeklerin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, davacının davalıdan aldığı borçları nedeniyle çeklerin düzenlendiğini" ileri sürerek temel ilişkiye dayandığı, davacı asilin isticvap beyanı ile "temel ilişkiyi kabul ettiği"nden, davalı alacaklının alacaklı olduğunu ayrıca ispatlamasının gerekmediği-