Menfi tespit davasında, davalının cevap dilekçesinde ödemeye itiraz etmeyip bu ödemenin takip konusu bonoya yönelik olmadığını bildirmesi halinde ispat yükü kime düşer?
Dava konusu ipoteklerin akit tablolarının incelenmesinde karz ipoteği olduğu anlaşılmakta olup mahkemenin kabulünün de bu yönde olduğu, bu durumda karz ipoteğinde alınan borç miktarı başka deyişle alacak miktarı ipotek akit tablosunda yazılı olup, bu yazılı delilin aksinin yine yazılı delille ispatı gerekeceği, ticari defterlerde alacak kaydı bulunmamasının resmi akit tablosundaki borcun varlığını ortadan kaldırmayacağı, borçlunun borcunu ödediğini ispatlamasının gerekli olduğu-
Bozma kararından sonra yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken mahkemece hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesinin hatalı olduğu- Birleşen davalar bağımsızlıklarını koruyacağından davalı hakkında bir karar tesis edilmemesi ve ayrıca diğer davalının davalının taşınmazı ihale suretiyle satın aldığı ve ihalenin feshi davasının red ile sonuçlanmış olmasına ve bu kararın maddi anlamda yasa gereğince kesin hüküm teşkil edileceği dikkate alınmadan tapunun iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı sabit olup, tahrifattan önceki tarih nazara alındığında, çekin yasal süre içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmediği menfi tespit davasının kabulü gerektiği-
İtirazın iptali istemiyle açılan işbu davada mahkemece; davacı kiraya veren tarafından ... .... İcra Müdürlüğünün 2014/5459 sayılı takip dosyası ile depozito alacağı için takip başlattığını, takibin kesinleştiğini, davalı kiraya veren tarafından davacı aleyhine ... .... Sulh ... Mahkemesinin 2014/196 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, bu davada icra dosyasına yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, mecurda davacının hor kullanımından kaynaklı bir zarar var ise depozito bedeli ile ilgili açılan menfi tespit davasında bu hususu tartışılması gerektiğini belirttiği; oysa ki davalı tarafından hor kullanma bedelinin 35.000 TL olduğu savunulduğuna göre ... .... Sulh ... Mahkemesinin 2014/196 esas sayılı dosyasının taraflarının aynı olduğu, aynı kira sözleşmesinden kaynaklı olduğu, işbu dava dosyası ile arasında hukuki ve fiilli irtibat olduğu verilecek kararların birbirini etkileyeceği dikkate alınarak bu ... dosyanın birleştirilmesi veya ... .... Sulh ... Mahkemesinin 2014/196 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Mahkemece tahkikat bittiği tefhim edildikten sonra sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir gün tayin edilmemiş olmasının ve tahkikat aşamasında tarafların açık muvafakati bulunmadan hüküm kurulmuş bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Temyiz kararın icrasını durdurmayacağı, yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olmasının, kararın yerine getirilmesini önlemeyeceği- Menfi tespit konulu ise kesinleşmeden takibe konulamayacağı, menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için yine kesinleşme şartının aranacağı-
İş bu davanın açıldığı tarihte taraflar arasında aynı konuya ilişkin tüketici mahkemesinde kayıtlı dava sebebiyle görevsizlik kararı verilmiş olduğu, dava tarihi itibariyle kesinleşmediğinden somut olay bakımından derdestlik dava şartının değerlendirilmesi gerektiğinin dosya içeriğinden anlaşıldığı, mahkemece bu yön üzerinde durulmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İmzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince davacı keşideci, kendi imzasından sorumlu olup lehtar, cirantanın imzasının sahteliğini ileri süremez ise de, davacı lehtar ... ... ... ... ... Tic.A.Ş'nin kendisine atfen atılan imzanın sahteliğini ileri sürmesi mümkün olup sahtecilik def'i mutlak def'ilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden davacı lehtar ... ... ... ... ... Tic.A.Ş'nin sahtecilik def'i üzerinde durulup bu konuda araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafça, dava dilekçesi ile takibe konu senet dışında, takibe konu edilmeyen ve davalı tarafın elinde bulunduğu belirtilen diğer iki senedin de bedelsiz kaldığı, bu senetlerden dolayı da borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, mahkemece, sadece takip konusu senedin bedelsiz kaldığının ve bu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilip, diğer iki senet yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu-