Davanın, bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davacının bonoların tehdit ile alındığını iddia ettiği, mahkemece davanın BK. m. 31 (TBK. m. 39) uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı ve tehdit olgusunun ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verildiği, ancak BK. m. 31’de öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin re’sen ve öncelikle dikkate alınması gerektiği, hak düşürücü süre dolmuş ise başkaca bir araştırmaya gerek kalmaksızın bu sebeple davanın reddi gerekeceği, mahkemece hem hak düşürücü sürenin dolduğu, hem de esastan davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile, başka bir deyişle hem usulden hemde esastan iki ayrı gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
Dava konusu senetlerin düzenlenme tarihinde reşit olmayan davacıya vekaleten annesi olan N. P. tarafından düzenlendiği ve davacının annesinin davacıya vekaleten kambiyo senedi düzenleme yetkisini de içeren vekaletname vererek vekaleten senetleri imzaladığının dosya içeriğinden anlaşıldığı, dava konusu senetlerin tereke borcu nedeni ile düzenlenmiş olup, mirasın reddedilmemiş olduğu anlaşıldığından dava konusu senetlerin düzenlenmesinde usulsüzlük bulunmayıp, davacının senetlerden dolayı borçlu olduğunun kabulü gerekirken, somut olaya ve dosya içeriğindeki belgelere uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Asıl menfi tespit ve alacak, birleşen itirazın iptali davaları-
Çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada davalı .... Süt Gıda …Ltd. Şti. çekte lehtar olarak bulunduğundan pasif dava ehliyeti bulunduğu, bu yön gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Davacı .... Gıda.. A.Ş.’nin çift imza ile temsil edildiği, ancak çekte tek imza bulunduğunun dosya içeriğinden anlaşıldığı, bu durumda ..... Gıda ..A.Ş. yönünden yetkisiz temsil hususu değerlendirilmeden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Aval verenin bononun diğer borçluları ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu, hakkında özel hükümler bulunan kambiyo senetleri için TBK’nun 584 ve 603. madde hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı, ayrıca senedin düzenlenme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK uyarınca eş muvafakatinin kefaletin geçerliliği için şart kılınmadığı- Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için alacaklının borçluya takip yapmış olması ve borçlunun icra takibinin durdurulması için veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve tedbir kararını uygulamış olması gerekeceği-
Mahkemece temlik edilen alacak yönünden davalının taraf sıfatının bulunup bulunmadığı tartışılmadan, HMK.'nun 125. maddesi uyarınca davacının temlik alan kişilere husumet yöneltip yöneltmediği belirlenmeden ve bu madde hükmü uyarınca işlem yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacıların, davayı açarken dava değerini 4.915,90 TL olarak gösterdiği ve bu miktar üzerinden borçlu bulunmadıklarının tespitini talep ettikleri, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince alınan bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde dava tarihi itibariyle davacıların borcunun 6.397,99 TL olduğunun kabul edildiği, bu durumda davacıların dava dilekçesinde belirtmiş oldukları miktardan daha fazla borçlu oldukları anlaşıldığından bu miktar dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken davacının 6.397,99 TL borçlu olduğunun tespiti şeklinde olumlu tespit hükmü kurulması doğru görülmediği gibi, ayrıca dava dosyasında 3 davacı bulunmasına rağmen karar başlığında bir davacıya yer verilmesinin de isabetsiz olduğu, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği-
Sonucunun beklenilmesi istenilen ceza davalarında verilen kararların henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, mahkemece anılan ceza davaları sonunda verilen kararların kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği-
Mahkemece itirazın iptaline karar verilmesi nedeniyle borçlunun itirazının haksız olduğu anlaşılmış olup alacak likit (belirlenebilir) olduğundan hüküm altına alınan toplam alacak miktarı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin doğru olmadığı-
Davacının icra takibine konu olan senedin kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiği, bedelsiz olduğunu iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunduğu, davacının mahkemeye sunduğu kira sözleşmesinde senetten bahsedilmediği, bu durumda mahkemece davacıya iddiasını ispat yönünde delillerini toplayıp sonucunda göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-