Avalistin senetteki şekil eksikliği dışında asıl borçlu ile lehtar arasındaki ilişkiden dolayı menfi tespit isteminde bulunamayacağı-
Mahkemece sözü edilen takip dosyasındaki dosya borcunun belirtilen tarihte ödenip ödenmediği hususunun araştırılıp sonucuna yönelik bir karar verilmesi, bonoda aval sıfatıyla imzası bulunan kişi yönünden ise, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 614/2 maddesi uyarınca aval verenin şekle ait bir noksandan başka bir sebeple batıl olsa bile borçtan sorumluluğunun devam edeceği kuralı gözetilerek delilerin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Her iki taraf da senet metninde nakden yazan ihdas nedenini talil ettiklerinden, ispat yükü davacı tarafta olup senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlamak ile yükümlü olduğu-
Davacının davalı ile aralarında düzenlenen oto kira sözleşmesi uyarınca sözleşmenin alt kısmında bono olarak düzenlenen kısmının teminat amacıyla imzalatıldığını, araç kiralama sözleşmesi uyarınca yalnızca bir günlük kira bedeli borcu olduğunu belirttiği, mahkemece davacının bu savunması üzerinde durulmadığı, mahkemece, oto kira sözleşmesinin aslının ibrazı sağlanarak takibe konu bononun söz konusu sözleşmenin parçası olup olmadığı, bu sözleşmeden temin edilip edilmediği hususunda gerektiğinde grafoloji konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı, dava konusu senetlere ciro yoluyla hamil olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK'nın 778. maddesi yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK'nın 687. maddesine göre düzenleyen ile lehtar arasındaki doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def'ilerin (somut olayda ödeme def'inin) hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun kanıtlanması gerekeceği, burada ispat yükü davacı tarafta olup davacının bu hususu tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceği-
İcra takip dosyalarında teminat mektup bedeli dışında davacıdan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların talep edilmiş olması nedeniyle davalının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Kambiyo senetlerinde imza itirazının, mutlak nitelikte bir def’i olup iyiniyetli hamil dâhil herkese karşı ileri sürülebileceği-
Birleştirilen menfi tespit davasında ise birleşen davacının dava dilekçesinde aleyhinde yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte borçlu olmadığının tespitini istemiş olup, talebin sonuç kısmında ise şimdilik 10.000,00 TL ile borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, bu durumda öncelikle birleşen davacıya davasındaki asıl talebi açıklattırılıp, takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ediyor ise takip miktarı dikkate alınarak harç ikmali tamamlanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 680. maddesinin “tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası hamile karşı ileri sürülemez. Meğer ki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun” hükmünü içerdiği, bu durumda ispat külfeti davacı keşideci de olup senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Uyuşmazlığın kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmakta olup 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa'nın 3. maddesi kapsamında bir tüketici işlemi olduğu, bu durumda aynı yasanın 73. ve 83. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gözetilerek işin esasına girilerek incelenmesi gerekeceği-