Menfi tespit davasında senetlerin tanzim tarihinde davacı kooperatifi kimlerin temsile yetkili olduğunun ilgili ticaret sicil müdürlüğünden sorulup, bu kişilerin tümüne ait senet tanzim tarihlerinden önce ve sonra atılmış, yakın tarihli samimi imza örneklerinin toplanıp, senetlerdeki imzaların davacı kooperatifi temsile yetkili kişilere ait olup olmadığı belirlenerek karar verilemeyeceği-
Davacı borçlunun önceki alacaklısına karşı ileri sürdüğü ve kesinleşen mahkeme kararı ile saptanmış olan bedelsizlik def'ini temlik alan durumundaki davalı faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği, 6361 sayılı Yasa'nın somut olayda uygulama yeri bulunmamakla birlikte bir an için yerel mahkemenin gerekçesinde belirtildiği üzere uygulanacağı düşünülse bile anılan Yasa'nın 9/3. maddesi hükmünün faktoring işleminin taraflarından olmayan kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceğinin, somut olayda ise tarafların kambiyo işlemine dahil olmaları sebebi ile 6361 sayılı Yasa'nın 9/3. maddesi hükmünün uygulanamayacağının, faktoring işleminin hukuki niteliği itibariyle alacağın temliki hükümlerinin uygulanması gerektiğinin Dairemizin istikrarlı uygulaması ile kabul edildiği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli incelemeyi ihtiva etmemekte olup denetime açık mahiyette bulunmadığından tekrar banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacıların murisinin borç miktarı belirlenip deliller hep birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafın "Protokol" kapsamında borçlarına karşılık verilen kambiyo senetlerinin ödendiğini bu çerçevede borçları kalmadığını ileri sürdüğü, davalı taraf da "protokol"ü kabul ederek ödeme yapılmadığını bildirdiği, bu durumda uyuşmazlığın "protokol" kapsamında değerlendirilip çözümlenmesi gerekip, konu teknik incelemeyi gerektirdiğinden protokol hükümlerine göre ödemeler de dikkate alınarak varsa alacağın tespiti konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile tespit olup, davacının buna göre borçlu olmadığı miktarın belirlenmesi gerekeceği-
Davanın kambiyo senedi nedeniyle başlatılan icra takibine karşı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacının, takibe konu olan 4 adet senet bedelinin ödenmiş olduğunu iddia ederek menfi tespit isteminde bulunduğu, satış ilişkisinde satıcıya çek yada senet verilmesi bu çek yada senedin tahsil edilmediği sürece borcun ödendiği anlamına gelmediği, davaya konu 4 adet senedin halen davalı alacaklı elinde olduğu, davalının defterinde senetlerin bedellerinin tahsil edildiğine dair açık bir kayıt olmadığı gibi bu konuda mahkemeye bir delil de sunulmadığı, mahkemece, açıklanan ilke gözetilerek davacının delilleri değerlendirilip sonucunda göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, tarımsal kredi sözleşmesi kapsamında fazla ödenen kredinin iadesi nedeniyle başlatılan icra takibine karşı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacı bankanın, davalıya büyükbaş hayvan alımı sebebiyle tarımsal kredi verildiğini, davalı kredi borçlusunun taahhüdüne uymaması sebebiyle fazla ödenen kredinin davalıdan tahsil edildiğini, icra takibinde davalının haklı olmadığını iddia ettiği, mahkemece talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunun denetime açık mahiyette olmadığı, mahkemece tekrar banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle davalı kredi borçlusunun taahhüdüne uygun hareket edip etmediğinin tespit edilerek davalı itirazlarını da karşılar mahiyette uzman bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında 17.08.2009 tarihli bayilik sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin 5 yıllık olup 17.08.2014 tarihinde sona ereceği, İİK.nun 72. maddesine göre açılan menfi tespit davasının ise 31.07.2014 tarihinde açıldığı, iptali ve iadesi talep edilen teminat mektubu sözleşmeden doğacak olan borçların teminatı olarak verilmiş olup, sözleşmenin dava tarihinde yürürlükte olduğu ve akdi ilişkinin devam ettiği anlaşıldığından teminatın iadesi ve iptali talep edilemeyeceği, bu durumda mahkemece erken açılan davanın reddi gerekeceği-
Mahkemece, her ne kadar söz konusu bononun davaya konu çek bedelinin ödenmesi amacıyla verildiği kabul edilmiş ise de dava konusu çekin keşide tarihi, bononun tanzim tarihinden ve vade tarihinden sonraki bir tarih olduğu, davacı tarafından çekin ileri tarihli olarak düzenlendiği iddia edilmekle birlikte bu iddianın davacı tarafından ispatlanamadığı, bu itibarla söz konusu bononun dava konusu çeke karşı yapılmış bir ödeme olarak kabulünün doğru olmadığı-
Davacı taraflar arasında imzalanan ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitini dava dilekçesinde talep etmekle, bu miktar üzerinden nispi harcı ikmal etmesi gerekeceği-
Bahse konu senedin temlik cirosuyla devredilmediğini kanıtlama yükümlülüğünün davacı bankada olduğu-
Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, mahkemece verilen kararın HMK'nun 297. maddesine aykırı davranılarak gerekçesiz olarak yazılması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde, her biri hakkında kurulan hükmün, hüküm fıkrasında açıkça gösterilmemesinden dolayı, kararın bu yönü ile de hatalı olduğu-