İlamın, hükmün verilmesi (tefhimi) tarihinden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı- İlamın zamanaşımına uğradıktan sonra tebliğe çıkartılması halinde hükmün aleyhine olan tarafın, temyize başvurararak ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle bozulmasını sağlayabileceği-
Taraflar arasındaki satış sözleşmesinin geçersiz olduğu ve senetlerin bedelsiz kaldığı belirlendiğinden bu aşamada dava konusu takip dosyaları nedeniyle davacının borçlu olmadığının sabit olduğu, geçersiz olan araç satış sözleşmesinin yerine getirilmediği gözetildiğinde geçersiz sözleşme nedeniyle herkesin aldığını geri vermekle yükümlü olacağı-
Davalı tarafça davacıya karşı iki ayrı icra dosyası üzerinden takipte bulunulması nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemi-
Genel kredi sözleşmelerindeki imzanın davacının murisine ait olmadığından menfi tespit istemli davanın kabulü gerektiği-
Senedin diğer unsurlarının sonradan doldurulmuş olmasının senedin doğrudan hükümsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-
Şirket ortağı ve temsilcisinin, şirketi borçlandırarak kendi lehine çek keşide etmesinin özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği, bu durumda davacı şirketin çeklerden kaynaklanan borçtan dolayı sorumlu olmadığı-
İpotek Resmi Senetlerinde dava konusu ipoteklerin “bila faiz ve 15.10.2014 süre ile” tesis edildiğinin anlaşıldığı, ayrıca İpotek Belgesinin ipotekin süresi sütununda 15.10.2014 tarihinin gösterildiği, icra takiplerinin ise 11.12.2014 tarihinde başlatıldığı, bu nedenle davalı tarafın ancak bu tarihten önce doğmuş alacaklar için ve bu tarihe kadar ipotekli takip başlatabileceği, bu tarih itibariyle sürenin dolmuş olması ve bu tarihe kadar takip başlatılmamış olması nedeniyle ipoteğin kendiliğinden sona erdiği-
Menfi tespit istemli davada, davalı tarafça yargılamanın ilk duruşmasına kadar davayı kabulüne yönelik bir beyanı olmadığı gibi ön inceleme duruşmasında davalı vekilince davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, davalının davanın açılmasına sebebiyet vermediğinin de söylenemeyeceği bu nedenle karara karşı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını-
Bononun tüm zorunlu unsurları taşıdığı, imzanın davacı eli ürünü olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği, tahrifat yapıldığına ilişkin bulguya rastlanamadığı gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verildiği-
Dava konusu senedin ihdas hanesi boş bırakılmış olmakla senedin tehdit ile alındığını ve borcun olmadığını ispat yükünün davacıda olduğu, Mahkemece bekletici mesele yapılan ceza dosyasında davalı hakkında verilen beraat kararı kesinleşmiş olup mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre de; senedin zorla alındığı iddiasının ispatlanamadığı, davalının savunmasının ispat yükünü değiştirir mahiyette olmadığı, somut olayda yemine konu olamayacak vakıa söz konusu olmakla davacı vekilinin yemin deliline yönelik istinaf istemlerinin esasa etkili olmayacağı-