Kambiyo senetlerinde bedelde yazı ile rakam arasında çelişki olduğunda yazıya itibar olunursa da, senet metnindeki “yirmi yedi iki yüz” tabiri yazım kuralına uymadığından hangi miktara tekabül ettiği anlaşılamadığından, bu durumda senet metninde kayıtsız şartsız borç ikrarından söz etmek mümkün değilse de, davacı-borçlunun davayı açarken "2.700 TL miktar yönünden borçlu olduğunu" beyan ettiğinden, davacının kabulünde olan miktar yönünden davanın reddi, bakiyesi üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Yargıtayca temyiz incelenmesinin maddi hata sonucu başka bir dosya hakkında yapılmış olması-
Asıl istirdat ve birleşen menfi tespit davalarının değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı banka çeki ciro yolu ile devir almış olup ciro imzası yanında çekin rehin olarak verildiğine dair bir ibare bulunmadığı gibi, davalı çeki temlik cirosu ile devir aldığını bildirdiğinden, keşideci davacı, lehdar ile arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan def'ileri iyiniyetli hamile karşı ileri sürebilmesi için önce lehdara borçsuzluğunu kanıtlaması daha sonra da hamilin kötüniyetle çeki devir aldığını kanıtlaması gerekeceği-
Mahkemece davalı-alacaklının kabul beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilerek, kabul beyanının ön incelemeden önce verildiği de nazara alınarak davalı aleyhine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince tarife hükümleriyle belirlenen ücretin yarısına hükmedilmesi gerektiği-
Takip ve dava konusu bononun hile ile alınması nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkine davada ispat külfetinin davacı tarafta olup, davacının bononun hile ile alındığını kanıtlamakla yükümlü olduğu- Mahkemece gerekçesinde atıf yaptığı bozma öncesi yerel mahkeme kararındaki “hayatın olağan akışı” şeklinde yasal olmayan bir gerekçe ile kambiyo senedi niteliğinde olan bononun yorum ile geçersiz kılınmasının doğru olmadığı-
Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, bu dava kapsamında verilebilecek ihtiyati tedbir kararları İİK'nın 72/2. maddesinde özel olarak düzenlendiği; HMK'nın 209. maddesindeki hüküm genel nitelikli davalarla ilgili olarak senedin işleme alınamayacağını düzenlemekte olup, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarına etkisi bulunmadığı- Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde, takipten sonra açılan menfi tespit davasında konuyu özel olarak düzenleyen İİK'nın 72/2. maddesi uyarınca; tedbir yolu ile takibin durdurulamayacağı anlaşılmakla, davacılar vekilinin, istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 89/3, üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihine göre şikayetçi (üçüncü kişi) tarafından süresi içerisinde menfi tespit davası açılıp davanın açıldığının takip dosyasına bildirildiği anlaşıldığından, menfi tespit davası neticesinde verilen karar kesinleşene kadar takibin durdurulması gerektiği, takibin devamı ile şikayetçi aleyhine haciz işlemi yapılmasının hatalı olduğu-
Davaya konu icra dosyalarında davalılar tarafından davalı kefil ve dava dışı kiracı şirket aleyhine başlatılan icra takipleri kira sözleşmesine dayalı olarak başlatılmış olduğuna göre kira sözleşmesine dayalı icra takibinde HMK'nun 390. maddesindeki haklılığı yaklaşık ispat hususu yerine getirildiğinden davacı vekilinin belirtilen icra takipleri nedeni ile ihtiyati tedbir talebinin, İİK'nun 72/3 maddesi de nazara alınarak davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu gözetilmek suretiyle borçlu kefil tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde bu istemin de reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Menfi tespit ve istirdat talepleriyle açılan dava sonucunda; ilamda menfi tespite ilişkin herhangi bir hüküm kurulmadığından, hükümde sadece ‘…TL’nin istirdadına’ denildiğinden, bu ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşme koşulunun aranmayacağı-