Davanın kredi kartıyla yapılan harcamalarından kaynaklanan ve haksız yere talep edilen bedelden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğu, mahkeme ve davalı bankanın kabulünde olduğu üzere davalı bankanın olayda kusurlu olduğu, bankaların birer güven ve itimat müessesesi olduklarından hafif kusurlarından dahi sorumlu oldukları, bankanın tamamen kusursuz olduğu saptanmadıkça müterafik kusur ilkesine dayanılarak karar verilemeyeceği-
Tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı lehtar ile lehtardan sonraki ciranta-hamil olan davalı arasında temel ilişkiye dayalı olarak davalının bono protesto edilmese de müracaat hakkı bulunduğu-
Maddi tazminat davasında, davacı her ne kadar 2001 ve 2006 tarihleri arasındaki kooperatif zararının tespitini, her dönemdeki yönetim kurulu üyelerinin kooperatife verdiği zararın ayrı ayrı tespit edilmesini talep etmiş, mahkemece de yargılama aşamasında verilen süreler içerisinde bu zararlar belirli hale getirilmemiş ise de tespit dosyasında 2004 ve 2005 yıllarındaki zarar kalemlerinin miktarı belirli olduğu göz önünde bulundurularak, ''çoğun içinde az da vardır'' kuralı gereği davanın da bu tespit dosyasındaki verilere göre açıldığı dikkate alınarak en azından bu yıllara ilişkin zararın oluşup oluşmadığı incelenip sorumluların kimler olduğu tespit edilip karar verilmesi gerektiği-
Davanın icra takibine konu bonodan dolayı yapılan sahtecilik iddiasına dayalı borçlu bulunmadığı istemine ilişkin olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda fotokopi belgeler dayanak olarak kabul edildiği gibi bonoların keşide tarihinden önceki döneme ait samimi imzalarını içeren mukayese konu belge asıllarının da getirtilmediği, eksik belgelere dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı-
Menfi tespit davasında davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olup, dava davalı yararına sonuçlandığından lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacının, menfi tespit davasına konu olan takipte dava tarihinden sonra borcu kabul ettiği ve ödeme taahhüdünde bulunduğu anlaşıldığından, taahhütnamedeki borç ikrarına göre davanın reddedilmesi gerektiği-
Mahkemece öncelikle davaya konu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığı yönünde deliller toplanıp bilirkişi incelemesi yaptırılarak tespit edilmesi, imza davacıya ait çıktığı takdirde ise davalının uyuşmazlık konusu bononun traktör alım satım nedeniyle verildiğini iddia etmiş olduğu, bonodaki düzenleniş sebebinde ise nakten ibaresinin bulunduğu anlaşılmakla bono düzenleniş sebebinin davalı tarafından talil edilmiş olması nedeniyle ispat yükümlülüğü davalıya geçmiş olup, davalının söz konusu bononun traktör alım satımından kaynaklanan borç nedeniyle verildiğini yazılı delillerle ispatla yükümlü olduğu-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit talebine ilişkin davada, tedbir kararının değiştirilmesi kararı, davacı vekilinin yokluğunda verildiği için; davacı vekilinin mahkemenin tedbirin değiştirilmesi kararına HMK'nun 394. maddesi uyarınca itiraz hakkı bulunduğu, ancak davacı vekili itiraz hakkını kullanmadan, istinaf yoluna başvurduğundan istinaf başvuru şartının gerçekleşmediği-
Borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği şahsi defileri temlik alana karşı da aynen ileri sürebileceği- Borcu söndüren sebeplerden olan takasa dayalı menfi tespit davası açılabileceği-