Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, davacının alacağının tahsili için önce çek üzerinde cirosu bulunan ve akidi olan kişi ile diğer çek borçlularına müracaat etmesi, bundan sonuç alınamaması durumunda ise davalı bankaya başvurması gerekeceği, davacı kendinden önceki cirantalar hakkında icra takibi başlatmış, keşidecinin imza itirazı sonucu keşideci hakkında yapılan takip iptal edilmiş ise de, diğer çek borçluları hakkında yapılan takibin hangi aşamada olduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığı, bu durumda öncelikle davacının 6361 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu gerekse buna ilişkin Yönetmelik uyarınca, çekleri temlik aldığı tarih itibariyle meşru yasal hamil olup olmadığının tespiti ile diğer çek borçlularına karşı dava ve takiplerin semeresiz kalıp kalmadığının araştırılması, ayrıca davacının temlik aldığı çekler nedeniyle bir zararının doğup doğmadığının belirlenmesi gerekirken söz konusu hususlar değerlendirilmeksizin eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ve temyiz dilekçesinde talep edilen vekalet ücreti miktarına göre davalı lehine nisbi olarak hesaplanan 5.800,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 4.800,00 TL' ye hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, açıklanan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği-
Mahkemece verilen kararda HMK'nun 297. maddesine aykırı davranılarak kararın gerekçesiz olarak yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Mahkemece yazılı yargılama usulündeki yargılama aşamaları gözetilmeden ve özellikle dava dilekçesinin davalıya tebliği ve davalının cevabı beklenmeden yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Davacı icra takibine konu borcun tamamının ödendiğini ileri sürdüğünden, davalı ise borcun ödenmediğini belirttiğinden, mahkemece dava tarihi itibariyle davacının icra takibine konu genel kredi sözleşmesinden dolayı borçlu bulunup bulunmadığını bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle varılacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekeceği-
Alacağın temliki hükümleri uyarınca temlik alanın alacaklı temlik veren kişiye ait hakları devralacağı, borçlunun, temlik alan kişiye yönelik temlik veren kişiye karşı ileri sürebileceği şahsi def'ileri ileri sürebileceği, bu durumda mahkemece temlik tarihi itibariyle icra takip dosyasındaki temlik verenin alacağı bulunup bulunmadığını bilirkişi aracılığıyla tespit ettirilerek söz konusu icra dosyası nedeniyle davacının fazla bir ödeme yapıp yapmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, takip ve bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine ilişkin menfi tespit davası olduğundan, kurulacak hükmün borçlu olunmadığı belirlenen miktar için menfi tespit hükmü olduğu, oysa mahkemece HMK'nun 297.maddesine aykırı olarak olumlu tespit hükmü kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalının eski eşinin babası olduğunu, davalının kendisi aleyhine Devrek İcra Müdürlüğü’nün 2006/1767 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, takip dayanağının 07.06.2001 tarihinde alınan ve ödenmeyen borç olarak gösterildiğini, davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davalı ile arasında herhangi bir alışveriş olmadığını belirterek davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının %40 tazminatla cezalandırılmasına-
818 sayılı BK’nun 53. ve 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi hükmü uyarınca ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece ceza mahkemesinde görülen bedelsiz senedi kullanma suçundan dolayı davalı hakkında açılan kamu davası dosyasının sonucunun beklenerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasına konu bononun ihdas nedeni olarak "malen kaydı" bulunduğundan, malın teslim edilmediğinin ancak davacı keşideci tarafından yazılı delille ispat edilebileceği- Dava konusu bonoda davacı şirket bonoyu avalist olarak imzalamış olduğundan, TTK. mad. 702/2 uyarınca aval veren kişi borç şekle ait noksanlıktan başka sebeple batıl olsa da, borçtan sorumlu olacağı-
Dava ve icra takibine konu bononun incelenmesinde keşideci ve lehtarının aynı kişi olduğu, bu nedenle kambiyo senedi vasfında olmadığı gibi, bonodaki ilk cironun lehtar tarafından yapılması gerekmekte olup, bonoda lehtarın cirosu bulunmadığından, davalı yetkili hamil olmadığından, davacılar hakkında alacak isteminde bulunamayacağından, davanın bu nedenlerle kabulü gerekeceği-