İİK. mad. 72/5 uyarınca, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği, ancak takibin haksız olmasının tek başına yeterli olmadığı, davacı borçlunun takibin kötü niyetli olduğunu da ispat etmesi gerektiği- Dava konusu senetlerin davalı alacaklıya (hamile) ortaklığın tasfiyesi sırasında alacağına karşılık ciro edilerek verildiği, davalı alacaklının (hamilin) senetleri ciro yoluyla elde etmesi nedeniyle senedin diğer davalı lehtarın oğlu tarafından sahte olarak düzenlenerek kendisine verildiğini ve dolayısıyla senetler üzerindeki imzanın keşideciye ait olup olmadığını bilmesinin olanaklı olmadığı anlaşıldığından, kendisine verilen senetlerin sahte imza ile düzenlenerek verildiğinden haberi olmayan davalı alacaklının davacı borçlunun senetlerin ödenmesinden sorumlu olduğu düşüncesiyle takibe girişmiş olmasında kötü niyetinin veya ağır kusurunun bulunduğundan söz edilemeyeceği-

Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne  dair verilen 15.11.2012 tarihli ve 2011/342 E., 2012/458 K. sayılı karar, davalılardan Y... vekili tarafından temyiz ...