Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu- Kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edemediği halde hataya düşülerek; ziynet eşyası alacağı isteminin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altında olduğu-
Olayın çözümünde esas olan yanların iradesi olduğu, inançlı işlemlerde inanan belirli bir amaç için taşınmazı satış biçiminde temlik etmekte, fakat taraflar amaç gerçekleştiğinde, taşınmazın iade edilmesinde sözleştikleri, yanlar satış (temlik) işleminin yapıldığı sırada koşulların oluşması durumunda taşınmazın, iade edileceğini kararlaştırdıkları, olaya bu açıdan bakıldığında, iradelerin yazılı biçime bağlanması zamanının diğer bir deyişle resmi sözleşmenin yapılmasından önce veya sonra olmasının sonuca bir etkisi olmadığı, zira, temliki işlemin yapıldığı tarihte var olan irade akitten önce; akit tarihinde ya da akit tarihinden sonra yazılı belge ile teyit edilmiş olduğu- Taraflar arasında düzenlenmiş belgenin inanç sözleşmesi olduğu, tarihinin tapu devrinden sonraya ilişkin bulunmasının sonuca etkili olmadığı, dolayısı ile ispat vasıtası olarak ileri sürülmesinde bir engel bulunmadığı-
Çek keşidecisi olan borçlu, kıymetli evrakın ziyaı nedeniyle iptal kararını alan kişiye çek bedelini ödemesi halinde, kendisi borçtan kurtulur mu?
Takibin iptali nedeniyle menfi tespit davası konusuz kalsa bile mahkemece dava tarihi itibariyle haklılık durumu üzerinde durularak vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olup; gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer öte yandan da ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlamasının gerekeceği-
Tarafların birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettikleri, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu- Davalı-davacı, ziynetlerle ilgili iddiasını kanıtlayamadığı, bu hususta davalı-davacı tanıklarının sözleri davalıdan aktarılan olaylar da sabit kabul edilemeyeceğinden bahisle davalı-davacının zilyetlerle ilgili davasının reddi gerekeceği-
Davacı davalı aleyhine başlattığı icra takibinde takip dayanağı olarak ‘borç miktarı, borçluya ödenen değişik tarihlerdeki alacakların toplamı ‘olarak göstermiş herhangi bir yazılı belgeye dayanmadığı, davacı, Yargılama aşamasında bir kısım tediye makbuzları ibraz etmiş olup alacaklı davacı itirazın iptali davasını açarken takipte dayanak olarak göstermediği delileri dava aşamasında dayanamayacağı-
İşletmesel kararla iş sözleşmesini fesheden işveren, yönetim yetkisi kapsamındaki bu hakkını kullanırken keyfi davranamayacağı, işletmesel kararı alırken dürüst olması gerekeceği-
Ödemenin, başka bir borca yönelik olduğu iddiasını, davalının ispat etmekle mükellef olduğu-