Konutta haciz talebinin, konutta mutad olarak bulunabilecek eşyaların haczinin mümkün olmayacağından hareketle borçlunun konut dokunulmazlığı hakkının da nazara alınarak alacaklının haklarına üstünlük tanınacak derecede alacağın tahsiline imkan verecek başka hacze kabil eşyaların bulunabileceğine dair somut bir emarenin bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Borçlunun ölümü ile İİK'nın 53. maddesi uyarınca alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçıların haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede İİK'nın 82/12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceği, somut olayda, davacının meskeniyet şikayetinden sonra ................. tarihinde öldüğü nüfus kayıtlarıyla sabit olduğundan, şikayetçi borçlunun vefatı nedeniyle haczedilmezlik şikayetinin konusunun kalmadığının kabulü gerekeceği-
Haciz tarihinden itibaren bir yıl olan satış isteme süresi içinde satış talep edilmediği ve satış avansının yatırılmadığı, dolayısıyla İİK'nın 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki iş bu haczin mahkemenin karar tarihinden önce düştüğü görülmekle İlk Derece Mahkemesince, şikayete konu ............... tarihli haciz yönünden şikayet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, .................. tarihli haczin ayakta olup olmadığı değerlendirilmeden şikayetin esası incelenerek sonuca gidilmesinin ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddinin isabetsiz olduğu-
Bilirkişi tarafından sunulan raporda davacının haline münasip bir evi 200.000 TL bedelle alabileceği evin değerinin ise 277.732.50 TL olduğunun ifade edildiği, 2004 Sayılı İİK.'nin 82/12 maddesine göre borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği, mahkemece yapılan yargılama sonrasında haczedilen evin borçlunun haline münasip bir ev alabilmesi için taktir edilen 200.000 TL den aşağı olmamak üzere satılmasına ve satım bedelinin 200.000 TL'sinin borçluya haline münasip ev alabilmesi için verilmesine dair verilen kararın usule uygun olduğu-
Geçimini çiftçilik ile sağlayan borçlunun tarımsal faaliyetlerin devamını sağlayabilmek için mevcut arazi şartlarına uygun daha ekonomik olan şikayete konu araca yakın özelliklere sahip traktörün 2. El fiyatının davacıya ödenmesine, artan miktarın ise dosya alacağına ödenmesine karar verileceği-
Mahkemece yaptırılan kolluk araştırmasına göre; davacı borçlunun 1979 doğumlu olduğu, çalışmadığı, babası ve engelli annesi ile birlikte yaşadığının bildirildiği, alınan bilirkişi raporunda, emsal taşınmazlar esas alınarak ve borçlunun sosyal-ekonomik durumu gözetilerek meskeniyet şikayetine konu ev ile haline münasip evin değerinin belirlendiği , ilk derece mahkemesinin, dosyanın karara bağlanmasına yeterli bilirkişi raporuna göre karar vermesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca satış bedelinden arta kalan miktarın hak sahiplerine ödeneceğinden ilk derece mahkeme hükmünde yer alan "artan kısmının dosya borcu kadar olan miktarının alacaklıya ödenmesine" ifadesinin paraların paylaştırma safhasında sonuca etkisi bulunmadığı-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda şikayete konu edilen banka hesabında vergi, resim ve harç gelirleri dışında kişi isimleri, tarih ve tutarı belirtilmek sureti ile bir kısım paraların aktarıldığı, ekstre borç tahsilatı açıklamalı ödemelerin de bulunduğu, vergi, resim, harç dışındaki ödemelerin kaynağına dair alacaklı tarafça bir delil ibraz edilmediği, ispat yükü üzerinde olan alacaklı tarafından bu paraların haczi kabil olmayan para olduğunun ispatlanamadığı, bu durumda havuz hesabı oluşturulduğunun kabulünün gerektiği, haczedilmezlik şikayetine konu hesaba ilişkin belediye meclisince kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkili olmadığı- Takip dayanağı kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilam olup; idarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonrasına ait olup olmadığı konusunda belge ve bilgi bulunmadığından el atma eyleminin 1983 sonrası olduğunun kabulünün gerektiği, takip tarihi olan 28.12.2020 tarihinden önce ilamın 03.12.2020 tarihinde kesinleştiği, 6487 sayılı Yasa ile değişen 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası, Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas - 2014/176 sayılı kararı ile iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmadığı, böylece 1983 yılından sonraki el atmaya ilişkin kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların infazında borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacakları ilgili haciz yasağının mevcut olmadığı, takip başlatılmadan önce takip konusu ilam kesinleştiğinden 7327 Sayılı Kanun'un 21. maddesi ile 2942 Sayılı Kanuna Eklenen Geçici 16. maddesinin de somut olayda uygulanmayacağı, dosya kapsamı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı-
Sunulan süre tutum dilekçesinde herhangi bir istinaf sebebi ileri sürülmediği, gerekçeli istinaf dilekçesi de yasal süresi içerisinde verilmediği, verilen kararda kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hatanın yapılmadığı belirtilerek, şikayetçi borçlu vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
İİK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendinde, borçlunun çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkının şahsi hak niteliğinde olduğu, iddiada bulunan kişinin çiftçilik yapıp yapmadığı ve haczedilen taşınmazın borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerektiği, bu nedenle, henüz kendisine takip yöneltilmemiş mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesinin mümkün olmadığı, somut olayda, şikayetçi borçlunun yargılama sırasında ölümü nedeniyle maişet iddiasının dayanağı ve dolayısıyla haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından, mahkemece istemin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin konut kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerektiği- Zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklandığı- İpoteğin dayanağı olarak gösterilen ipotek talepnamesinde ipoteğin konut finansmanı ve tüketici kredilerinin teminatını teşkil etmek üzere talepte bulunulduğu, ipoteğin meskeniyet şikayetine esas alınmasına ilişkin resmi senette ise konut alımı nedeni ile ipotek tesis edildiği, ipoteğin türünün ve miktarının resmi senette yer almadığı, bu ipoteğin mahiyeti itibari ile meskeniyet şikayetine engel olmadığı-