Davacı ...............'un takip borçlusu olduğu ancak şikayete konu hacizli taşınmazda mülkiyet hakkı sahibi olmadığı, haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı takip borçlusuna tanınmış bir hak olmakla birlikte bu hakkı kullanacak borçlunun hacizli taşınmazda hak sahibi de olması gerektiği, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, şikayete konu taşınmaz hissesinin İlk Derece Mahkemesinde devam eden yargılama sırasında, ............ tarihinde satış sureti ile üçüncü kişi .................'a devredildiği, haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı olduğundan taşınmazın devriyle taşınmazı satın alan üçüncü kişinin davaya devam etmesine olanak bulunmadığı-
Davada şikayet tarihi itibarıyla hacizler ayakta ise de yargılama esnasında hacizlerin düştüğü ve hacizlerin ............. tarihinde alacaklı tarafından yenilendiği, şikayet ise 2017 tarihinde konulan hacizlere yönelik olmakla, dava konusu olmayan 2019 tarihindeki yeniden konulan hacizlere ilişkin bir yargılama yapılmasının mümkün bulunmadığı-
Hacizde tertip ilkesi kapsamında borçlunun mevduatı üzerindeki hacizlerin satımı ve paraya çevrilmesi daha kolay olduğundan taşınmaz mallar üzerindeki haczin mevcudiyeti ileri sürülerek haciz talebinin reddinin usul ve yasaya uygun olmadığı, çünkü mevduat üzerine haciz konulması halinde alacaklı alacağını daha hızlı ve daha kolay şekilde tahsil edebileceği, oysa ki taşınmaz üzerinde bulunan haciz nedeniyle alacaklının satış talebi, kıymet taktiri, ihale, ihalenin feshi vb. aşamalarla uğraşmak zorunda kalacağı, bu husus hem dosyada fazla ve gereksiz masraf yapılmasını gerektirecek hem de alacaklının alacağını geç almasına sebebiyet vereceği, icra müdürlüğünün, alacaklının talebi ile borçluya ait malvarlığı üzerine haciz koymak zorunda olduğu, ancak borçlunun, haczedilmezlik şikayeti ya da taşkın haciz şikayeti ile icra mahkemesine başvurabileceği, bu konuda ispat yükünün ise borçluya düşmekte olduğu, haczedilen menkullerin İİK'nın 82/1 maddesi uyarınca devlet malı olduğunu, Belediye Kanunu gereğince fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını ve haczedilemeyeceğini ya da hacizlerin taşkın haciz olduğunun borçlu belediyece ispatlanması gerektiği mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı-
Taşınmazın ................. Bankası A.Ş. lehine ipotek tesisli olduğu, ipoteğin esnaf kredisi için konulduğu anlaşılmakla meskeniyet şikayetinde bulunulmasına engel bir durumun bulunmadığı, .......... İlçe Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen ............. tarihli ekonomik durum araştırmasında bilgiler çerçevesinde borçlunun aylık geliri, sosyal statüsü ve aile fertlerinin sayısı da nazara alınarak, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporu neticesinde borçlunun haline münasip bir evi 280.000,00 TL ve 1.070.000,00 TL'nin altında alamayacağının tespit edildiği, dava konusu taşınmazın niteliği itibariyle davacının haline münasip evi olduğu, ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu-
Borçluya 103 davetiyesinin tebliğ edilemediği, her ne kadar borçlunun İcra Müdürlüğünce yapılan fiili haciz ve kıymet takdiri sırasında haciz mahallinde bulunduğu ve hacizden haberdar olduğu, şikayetin süresinde yapılmadığı iddia olunmuş ise de, 25.02.2020 tarihli taşınmazın fiilen haczi ile kıymet takdir tutanağı başlıklı tutanakta borçlunun hazır olduğunun belirtilmediği, borçlunun bu tutanakta imzasının bulunmadığı, haczedilmezlik şikayetinin süresinde yapıldığı, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunması için bizatihi meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu evde oturmasının gerekmediği, taşınmaz tapuda arsa olarak kayıtlı ise de, üzerinde meskeniyet şikayetine konu olan evin bulunduğunun yerel mahkemece mahallinde yapılan keşifte belirlendiği, uzman bilirkişilerden alınan raporda şikayete konu olan taşınmazın toplam değerinin 247.203,30 TL olduğu, borçlunun hissesinin 1/4 olması sebebiyle hissesine düşen değerinin 61.800,83 TL olduğu, borçlunun haline münasip alabileceği ev değerinin ise 120.000,00 TL olduğu tespit edilmiş olmakla taşınmazdaki hisse değerinin borçlunun haline münasip alabileceği meskenin değerinden az olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu-
İİK.'nin 128/a-2. maddesinde yer alan kesinleşen kıymet takdirinin üzerinden iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağına dair düzenlemenin, icra müdürlüğünce alınan kıymet takdir raporuna ilişkin olup, meskeniyet şikayetinde mahkemece belirlenen haline münasip ev değerinin şikayet yoluyla güncellenmesinde kıyasen uygulanmasının mümkün olmadığı- İnceleme sırasında takip konusu borcun ödenmesi ve şikayete konu taşınmazdaki haczin kaldırılması nedeniyle iş bu şikayetin konusuz kaldığı görülmüş ise de, şikayette borçlu haksız olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yine borçlu aleyhine hükmedilecek olması ve İlk Derece Mahkemesi kararında bu giderlerin borçluya yükletilmiş olması nedeniyle bu hususun bozma nedeni yapılmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olduğu-
Taşınmazın paylı mülkiyete tabi olması nedeniyle şikayetin borçlunun pay oranı esas alınarak çözümlenmesi gerektiği belirtildikten sonra, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın borçluya ait 1/4 hisse değerinin 150.000,00 TL, borçlunun satın alabileceği haline münasip ev değerinin ise 300.000,00 TL olarak belirlenmesi karşısında, şikayete konu taşınmazın borçlunun haline münasip evi olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulü ile şikayete konu taşınmazdaki borçlunun 1/4 hissesine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği- HMK'nın 326. maddesinde yer alan, kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına ilişkin düzenleme gereğince, borçlunun meskeniyet şikayetinde haklı olması ve alacaklının aşamalarda şikayetin reddi talebini sürdürmesi nedeniyle, alacaklı aleyhine yargılama giderleri ve HMK'nın 323/ğ maddesi gereğince yargılama giderleri kapsamında olan vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu-
Şikayete konu araçların nitelikleri ve kullanım biçimleri dikkate alındığında çöp kamyonu, itfaiye aracı, ambulans veya cenaze aracı gibi fiilen kamu hizmetlerinde kullanılan araçlardan olmadıklarının bilirkişi raporu ile tespit edildiği ve kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir husus da bulunmadığı belirtilerek, borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Satışın durdurulmasına ilişkin talebin İİK'nın 363. maddesinde belirtilen istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı- Meskeniyet şikayetinin süresinde olmadığı, ancak alacaklı vekiline duruşma davetiyesi tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunmadığı ve duruşmaya katılmadığı dikkate alındığında davalı alacaklı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile satışın durdurulmasına yönelik istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayete konu taşınmazın bulunduğu mahalde yapılan keşif sonrasında inşaat mühendisi, fen ve gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişilerden aldırılan raporda, şikayete konu taşınmazın değerinin 139.137,75 TL, borçlunun sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınmak suretiyle haline münasip ev değerinin 140.000-200.000 TL olarak tespit edildiği, bilirkişi raporunun Yargıtay içtihatlarına uygun olarak hazırlandığı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, mahkemece şikayet kabul edildiğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı-