Adi ortaklıklarda, ortakların borçlarından dolayı takip yapılması halinde, ortağın ancak kar payı veya tasfiye payına haciz konulması mümkün olup, tüzel kişiliği bulunmayan ortaklığa ait bir mal veya alacak üzerine haciz konulamayacağı, bu hükümlere aykırı olarak davranılması halinde bu hususun, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabileceği-
Borçlu belediyenin aracına haciz konulduğu, bunun üzerine borçlunun icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılması talebinde bulunduğunda; dosya içinde aracın trafik kaydının bulunmadığı, mahkemece araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, sadece aracın fiilen ne amaçla kullanıldığının belediyeden sorulduğu, gelen yazı cevabı doğrultusunda şikayete konu edilen aracın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığından bahisle şikayetin kabul edildiği anlaşılmış olup; mahkemece, aracın trafik kayıtları getirtilerek araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle hacizli aracın kamu hizmetinin yürütülmesi için uygun ve zorunlu olup olmadığı ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılıp kullanılmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kural olarak ev eşyasının haczedilemeyeceği, ancak aynı amaca hizmet eden birden fazla eşya var ise birisinin haczedilebileceği kabul edildiğinden, mahkemece haczin kaldırılmasına karar verilen mahcuzların hangileri olduğunun ayırt edici özellikleri de belirtilmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği-
Meskeniyet şikayetinin, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan üçüncü kişinin bu konuda şikayet hakkının bulunmadığı-
Site yöneticiliği borçlu gösterilmek suretiyle başlatılan takipte, apartman yöneticiliği tüzel kişiliği bulunmadığından, apartman yöneticisi şahsen takip borçlusu bulunmadığından kesinleşen takip nedeniyle yöneticisinin şahsi mallarının haczedilemeyeceği- Şikayetçinin icra mahkemesinden istemi takipte taraf sıfatının bulunmaması nedeniyle şahsına ait mallara konulan haczin kaldırılmasına yönelik olup bu şikayetin süresiz olarak ileri sürülebileceği-
Bir meskenin borçlunun haline münasip olup olmadığının haciz anındaki sosyal durumuna ve ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği, mahkemece haline münasip evi alabileceği değerin bilirkişiden rapor alınarak net bir şekilde tespit edilmesinden sonra, tespit edilen bu miktarın, evin değerinden az ise evin satılarak borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Şikayet, HMK. mad. 118. maddesi anlamında bir dava olmadığından, karşı tarafın yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasın halinde bile dava reddedilmeyip doğru hasım, davaya dahil edilip tebligat yapılmak suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu, somut olayda her ne kadar haciz tarihinden önce taşınmazın şikayetçi adına tesciline karar verilmiş ise de, şikayetçinin mülkiyet hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olduğundan, icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını talep edemeyeceği-
Meskeniyet şikayeti üzerine borçlunun taşınmazının ve haline münasip evin değerinin, araştırma ve keşif yapılarak bilirkişi raporundaki sonuca göre hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Meskeniyet şikayeti üzerine icra mahkemesince "taşınmazın borçlunun haline münasip mesken alabileceği değerden aşağı olmamak üzere satılmasına" karar verilmesi gerekeceği-