Aracın, makam aracı olarak kullanılması, onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı anlamına gelmeyeceği gibi, kamu hizmetinin yürütülebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunmasının da gerekmeyeceği, zira belediyelerin görevleri 5393 Sayılı Yasanın 14. maddesinde açıklanmış olup, bu görevlerin yerine getirilebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunmasının zorunlu olmadığı, kaldı ki belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi olan belediyenin borcu var iken belediye başkanının makam aracı kullanmasının başta Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılık oluşturabileceği gibi kamu vicdanını da rahatsız edeceği, sonuç olarak belediyenin makam aracının, kamu hizmetinin yürütülmesi için zorunlu olmadığı gibi niteliği itibariyle de fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığından, haczinin mümkün olduğu-
Şikayet dava olmadığından, şikayet dilekçesinin HMK’nun 119. maddesinde yazılı şartları taşımasının zorunlu olmadığı- Haczedilmezlik şikayetine konu icra dosyasının yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasının sonuca etkisi olmadığından mahkemece şikayetçiye, doğru dosya numarasını bildirmek üzere süre verilip, asıl şikayet konusu dosya incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İcra Mahkemesi'nce, borçlunun, ailesiyle birlikte barınması için, zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmesi ve satış bedelinden kanunda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktarın borçluya bırakılması, kalanının alacaklıya ödenmesi gerekeceği-
Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmadığı gibi örneğin çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı almasının da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmayacağı, şikayetinin çiftçi olması halinde borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarın, haczedilen, haczedilmeyen tüm taşınmazların keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmesi ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekeceği-
Her iki meskeniyet şikayetinin konusu farklı tarihlerde yapılan hacizler olduğundan şikayetin derdestlik nedeniyle reddinin isabetsiz olduğu; icra mahkemesince, öncelikle şikayeti inceleme yetkisi olup olmadığı tartışılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İdarenin, 2886 s. Devlet İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında aldığı teminatlara haciz konulması halinde (ilgili kanunlara aykırı olan bu işlemin iptali için) icra mahkemesine süresiz olarak şikayet yoluna başvurmasında hukuki yararı olduğunun kabulü gerekeceği-
İİK'nun 83. maddesinde kısmen haczi caiz olan şeyler sayılmış olup, ek ders ücretlerinin maaştan sayılacağına ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığı, bu durumda bu ücretin tamamının haczedilmesine yasal bir engelin olmadığı-
Takip dosyası aslının, meskeniyet itirazı nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmaza ait takyidatlı tapu kaydının ve aynı taşınmaza ilişkin olarak alınan kredi nedeniyle düzenlenen kredi sözleşmeleri ile ipotek belgeleri asılları da eklenmek suretiyle, icra mahkemesi dosyası aslı ile birlikte fiziki olarak Yargıtaya gönderilmesi gerektiği-
Borçlunun şikayet dilekçesinden, ortaklığın giderilmesi davasının dava dilekçesinin tebliğ tarihinde, hacizden haberdar olunduğu anlaşıldığından, anılan tarihlere göre meskeniyet şikayetinin yedi günlük süreden sonra yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece, meskeniyet şikayetinin süreden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; meskeniyet şikayetine konu taşınmazın değerinin 600.000 TL olarak takdir edildiği; borçlunun, ailesi ile birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip evi de 500.000 TL bedelle temin etmesinin mümkün olduğu belirtilmiş ise de; hale en uygun evin İstanbul'un hangi semtinden alınabileceği ve hale uygun evin nitelikleri borçlunun bakmakla yükümlü olduğu kişiler ile sosyal ve ekonomik durumun gözönüne alınarak denetime elverecek şekilde açıklanmadığından rapor bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığından mahkemece, borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi semt veya semtlerde, daha mütevazi koşullarda haline münasip evin değerinin belirlenmesi için denetime elverişli, somut veriler içeren rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-