Bir aracın, makam aracı olarak kullanılması, onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı anlamına gelmeyeceği gibi, kamu hizmetinin yürütülebilmesi için Belediye başkanının makam aracının bulunmasının da gerekmeyeceği, belde sakinlerinin müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi olan belediyenin borcu var iken Belediye başkanının makam aracı kullanmasının başta Anayasa'ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırılık oluşturabileceği gibi kamu vicdanını da rahatsız edeceği, öte yandan 237 sayılı Taşıt Kanunu'nun 4. maddesinde kimlere makam aracı verileceği düzenlenmiş olup, Belediye başkanının anılan yasa uyarınca kendisine makam aracı tahsis edilecekler arasında yer almadığı, bütün bu açıklamalar ışığında, Belediye başkanının makam aracının haczedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı-
Haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisinin bulunmadığı-
3. kişi Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nün, birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmemesi üzerine icra müdürlüğünce alacaklının talebi doğrultusunda işlem yapılarak üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi gerekirken, istemin reddedilmesi bir hakkın yerine getirilmemesinin niteliğinde olduğu, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu- İİK 'nun 89.maddesi gereğince haciz ihbarnameleri gönderilecek kişi veya kurumlar arasında bir ayırım da yapılmadığı- Şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan tarım arazisinin haczedilemeyeceği, borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekeceği, yani geçimini çiftçilik ile temin etmesi gerekeceği, bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabileceği-
Borçlunun birden fazla taşınmazının bulunması meskeniyet şikayetine engel teşkil etmezse de, bunlardan ancak biri yönünden meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği-
3. kişi Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nün, birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmemesi üzerine icra müdürlüğünce alacaklının talebi doğrultusunda işlem yapılarak üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi gerekirken, istemin reddedilmesi bir hakkın yerine getirilmemesinin niteliğinde olduğu, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu- İİK 'nun 89.maddesi gereğince haciz ihbarnameleri gönderilecek kişi veya kurumlar arasında bir ayırım yapılmadığı- Şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hükmün isabetsiz olduğu-
Haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği- İpotek konusu borcun şikayete konu haciz tarihinden önce ödenmemiş olduğu ve ipoteğin zorunlu ipotek nevinden olmadığının anlaşılması halinde, meskeniyet şikayetinin de reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpotek,mesken kredisinden kaynaklanmakta olup zorunlu ipotek vasfında bulunduğundan borçlunun meskeniyet şikayetinin dinlenilmesine engel teşkil etmeyeceği, İİK.'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendine dayalı meskeniyet şikayetinin, İİK.'nun 16/1.maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabi olduğu, bu sürenin, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı-
Her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, her haczin yeni bir şikayet hakkı doğuracağı- Borçlunun son hacze yönelik şikayetinin yedi günde (İİK. mad. 16) yapılması halinde, mahkemece, işin esasının incelenmesi gerektiği-
Mahkemece, tensip zaptındaki ara kararı ile taraflara delillerin ibrazı için 1 haftalık kesin süre verildiği, ancak ne tensip zaptında ne de duruşma tutanaklarında, şikayetçiye keşif giderini yatırmak üzere, uygun şekilde, yatırılması gerekli miktarın açıkça belirtildiği ve kesin süreye uymamanın sonuçlarının da açık olarak gösterildiği bir kesin süre verilmediği anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-