Dava konusu taşınmaz üzerine 03.11.2023 tarihinde haciz konulduğu, haciz tarihi itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu- Şikayet tarihi olan 25.03.2024 tarihi itibarı ile haciz ayakta ve geçerli ise de; Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi 26.03.2025 tarihi itibarı ile alacaklının, bir yıllık sürede dava konusu taşınmaza ilişkin satış talep etmediği görüldüğü-
2004 Sayılı Kanunun 82. maddesinde "borçlunun haline münasip evi" kavramı kullanılmış olup, kanun koyucunun amacının meskeniyet iddiasında bulunma hakkını sadece borçluya tanımak olduğu- Borçlu haricindeki kişilere yorum yolu ile dava açma hakkı tanınmasının olanaklı olmadığı-
Birleşen dosya ile ilgili kanun yoluna başvurulmadığı, birleşen dosyanın fiziken asıl dosya içersinde olduğu mahkemece, asıl dosyada haczin kaldırılması talebinin kabul edildiği ancak birleşen dosya yönünden olumlu ya da olumsuz karar verilmediği-
Temyizen incelenmesi istenen kararın, meskeniyet şikayetinin yasal 7 günlük süre aşımından reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı-
Söz konusu ipoteğin, sadece konut kredisine münhasır verilmediği, borçlunun başka borçlarının (kredi kartı) da teminatı olarak tesis edildiği ve dolayısıyla zorunlu ipotek olmadığı-
Borçlu tarafından aynı dilekçe ile borcun kabul edilerek hacze muvafakat edilmesi, takibin kesinleşmesiyle aynı tarihte olduğundan, başka bir deyişle borçlu tarafından verilen muvafakat icra takibinin kesinleşmesinden sonra olmadığından geçersiz olduğu-
Borçlunun iş bu dosyadaki haczedilmezlik şikayetinin18.07.2023 tarihli haciz şerhine ilişkin olduğu kabul edilerek borçlunun haczedilmezlik şikayetinin süresinde olup olmadığı araştırılarak süresinde olduğunun tespiti halinde işin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklının satış talebi üzerine yasal süre içerisinde satış avansını yatırıp yatırmadığı araştırılarak, şikayete konu haczin ayakta olup olmadığı tespit edildikten sonra, haczin geçerli olduğunun anlaşılması halinde, borçlunun usuli kazanılmış hakkı da nazara alınmak suretiyle hükmüne fiilen uyulan bozma ilamının gereklerine uygun bilirkişi raporu alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu hesaplardaki paraların tek tek incelenerek niteliklerinin açıkça belirtilmesi ile hesaplara “virman yolu ile yatan ve hesapta olan” paraların nitelikleri ve kaynağı belirlenerek hesabın havuz hesabı olup olmadığının tespiti gerekirken, şikayete konu hesaplardan EFT işlemi ile çıkan paraların niteliği değerlendirilmek sureti ile tesis edilen rapor isabetsiz olup, hesabın haczedilen paralara mı ilişkin olduğu yoksa havuz hesabı mı olduğu hususunun rapordan anlaşılamadığı, dolayısıyla raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı-
Meskeniyet şikayetinin kesin hüküm nedeniyle reddine dair karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
