Borçlu İİK'nun 170. maddesi uyarınca imza inkarında bulunmuş olup, imza inkarında ispat yükünün alacaklıya ait olduğu-
İcra Mahkemesi'ne arz edilen hususlarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, şu kadar ki, talep ve cevapların dilekçe ile olabileceği gibi icra mahkemesine ifade zaptettirmek suretiyle de olacağı, aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesinin, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasını ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir edeceği; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağıracağı ve gelmeseler bile gereken kararı vereceği-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için, haciz tarihinde "borçlu adına kayıtlı olması"nın zorunlu olduğu- Takipte borçlu sıfatı bulunmayan üçüncü kişinin, mülkiyeti kendisine ait taşınmaza konulan haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikayet yolu ile isteme hakkının olduğu- Şikayetin kabulü ya da reddi halinde tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
12. HD. 26.01.2016 T. E: 466, K: 2153-
Süresinde takibe itiraz edilmesinden sonra gerek borçluların itirazlarından vazgeçmeleri, gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut takip şekline göre icra dairesine başvurup takipten feragat etmesi halinde yargılama giderlerinden sorumluluğun tesbiti için işin esasının incelenmesinin engellenemeyeceği-
Mahkemece; ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten önce yapılan hacizlerin hükümsüz kaldığı gerekçesiyle, borçlunun meskeniyet şikayetine konu taşınmaz yönünden haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takip borçlusu olan köyün 5216 sayılı Kanun kapsamında yapılan protokolle idarenin hizmet alanına dahil edildiği görüldüğünden, takibe konu faturada belirtilen mal bedeli alacağının nereden kaynaklandığı tespit edilerek Köyden talep edilen bu fatura borcunun hangi kuruma ve ne miktarda devredildiğinin devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kararıyla tespiti gerektiği-
Borçlu vekilinin istirdata yönelik bir talebi olmadığı halde mahkemece bu yönde hüküm kurularak borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamakla birlikte anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra mahkemesince, imzaya itirazda bulunan borçlu vekiline gider avansının yatırılması için yasaya uygun olarak iki haftalık "kesin süre" verilmesi gerektiği; davacı borçlu vekiline Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak kesin süreye uyulmaması halinde, "dava şartı yokluğu" nedeniyle "davanın usulden reddine karar verileceği" yolunda ihtarname tebliğ edilmeden " gider avansının yatırılmaması" nedeniyle "davanın reddine" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı- Gider avansı, dava şartlarından olup (HMK. mad. 114/9), HMK. mad.115/2 uyarınca, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus belirtilmeden "davanın reddine" şeklinde hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu-