Borcun ve takibin muhatabı T.C Ziraat bankası olduğundan şikayet eden Tasfiye Halinde Emlak Bankasının dava açmakta hukuki yararı olmadığı-
İlamda hükmedilen ücret alacaklarına uygulanacak en yüksek mevduat faizi oranının tespiti için, tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde mevduata fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği- Merkez Bankası faiz tablosu, fiilen uygulanan değil uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan buna göre hesap yapılmasının hatalı olduğu-
Yasa'nın öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı için mahkemece yapılacak işin; dilekçedeki istemler dikkate alınarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde ve yasanın aradığı nitelikleri haiz bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer gösterildiği- Taşınmazın ihale edilmesinden sonraki bir tarihte şikayetçi borçlu tarafından icra mahkemesinde öne sürülen, "ihale konusu taşınmazların KDV.den muaf olduğu halde %18 KDV.li olarak satılmak istenip bu yönde satışa hazırlık işlemleri yapıldığını, satışın durdurulması" talebini içeren iddiaların, adı geçen taşınmaz yönünden, ihalenin feshi talebi olarak nitelendirilmesi gerekeceği- İhalenin feshi isteminin duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra incelenmesi gerektiği-
HMK. mad. 297/1-c uyarınca, bir gerekçeli karar mevcut değil iken, tashih şerhiyle bu usuli eksikliğin giderilmesinin olanaksız olduğu-
"Tebligat çıkarılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılmasına" dair meşruhat bulunmadan yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- İhalenin feshi isteminin, dava olmayıp "şikayet" niteliğinde olduğu, hasım yanlış gösterilse veya hiç gösterilmese bile şikayet reddedilmeyip doğru hasım davaya dahil edilip tebligat yapılmak suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekeceği- Borçlu tarafından açılan ihalenin feshi isteminin yasal hasmının alacaklı ve ihale alıcısı olduğu-
Mahkemece HMK.'nun 297. maddesinde açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası yerine, sadece "Davanın kabulüne" şeklinde hüküm kurmakla yetinildiği, bu durumda, HMK.nun 297. maddesinde açıklanan ilkeler çerçevesinde yasanın öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı için mahkemece yapılacak işin; dilekçedeki istemler dikkate alınarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde ve yasanın aradığı nitelikleri haiz bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
Borçlu hakkında genel haciz yoluyla başlatılan takibe vaki borçlunun itirazının kaldırılmasına ilişkin mahkemenin kısa kararının, gerekçeli karar yazılmadan, alacaklı vekili tarafından icra müdürlüğüne ibrazı üzerine, borçlu tarafça, alacaklının haciz talebinin kabulüne ilişkin olarak icra müdürlüğünce verilen kararın iptali ile uygulanan hacizlerin kaldırılmasının istendiği, mahkemece; "Davacının şikayetinin kabulüne" şeklinde hüküm kurmakla yetinildiği görüldüğünden, HMK'nun 297. ve 294. maddelerinde açıklanan ilkeler çerçevesinde yasanın öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı için mahkemece yapılacak işin; dilekçedeki istemler dikkate alınarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde ve yasanın aradığı nitelikleri haiz bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
Mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, yetkiye ve imzaya itirazın reddine karar verilmiş, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise, ayrıca borca ve faize itirazın reddine de hükmedildiği, dolayısıyla, kısa kararda yer almayan bir hususun gerekçeli kararın hüküm kısmında yer alması ile çelişki meydana getirildiğinden, mahkemece yapılacak işin, HMK'nun 298/2. maddesi çerçevesinde çelişkiyi giderecek şekilde bir karar vermekten ibaret olduğu-
Mahkemece, borçlunun imzaya itiraz yanında ileri sürdüğü faiz istemine, faiz oranına, faiz başlangıç tarihine ve borca itirazı incelenmeksizin ve herhangi bir değerlendirmeye yer verilmeksizin bu itirazları da kapsar biçimde “davanın reddi” yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-