Mahkemece; gerekçede, hüküm sonucuna aykırı olarak yer verilen açıklamalar ve hükümde sehven karar verildiğine yönelik mahkemenin çelişki ve tereddüt oluşturan kanaati nedeni ile HMK'nun 297 ve 298. maddelerine uygun olarak açık, net, anlaşılır ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte bir hükmün varlığından söz edilemeyeceği-
Mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, “davanın reddine, tarafların genel mahkemede dava açma muhtariyetine, dava kesinleşince tedbirin kaldırılmasına ve davacının %20 inkar tazminatı ödemesine” karar verilmiş, gerekçeli kararda ise; yalnızca “davanın reddine” hükmedilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiğinden, mahkemece bozmadan önce verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-
İcra mahkemesince asıl karar 3. kişi vekiline tefhim edilmesine rağmen, kararda kanun yolu süresi "kararın tebliğinden itibaren 10 gün" olarak belirtilerek temyiz süresinin başlangıcı hususunda çelişki yaratılmış olduğundan, temyiz süresinin kararın tebliğinden itibaren başlayacağının kabulü gerektiği-
Borçlu vekilinin İcra Mahkemesi'ne başvuru nedenleri ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olup, mahkemece, taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesi yerine HMK'nun 150. maddesi uygulanarak "dosyanın işlemden kaldırılması", daha sonra da "davanın açılmamış sayılması" yönünde hüküm kurulması isabetsiz olduğu-
Borçlunun tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep ettiği tarihten farklı bir tarihin ödeme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından alacaklının HMK'nun 124/3-4. maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesinin mümkün olduğu-
Şikayetçinin, dilekçesindeki imzanın, şirket yetkilisine ait olmadığını iddia edildiğinden, dilekçedeki imza yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, ilgisi olmayan takibe dayanak senet üzerinde imza incelemesi yapılmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, itiraz dilekçesi ekindeki vekaletnamede yer alan T.C. Kimlik Numarası üzerinden araştırma yapılması ve sonuç alınamaması halinde borçlu (asile) tebligat gönderilerek verilecek kesin süre içerisinde yapılan işlemlere icazeti olup olmadığının bildirilmesinin istenilmesi, icazetinin olduğunun bildirilmemesi halinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 77/1. maddesi kapsamında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, borçlu vekilinin ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığı ve borcun olmadığı şeklindeki icra mahkemesine başvurusu; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, aynı Yasa'nın 18/3. maddesi gereğince; şikayetin incelenmesi konusunda duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı hususu icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, somut olayın özellikleri göz önüne alındığında icra mahkemesinin takdirini duruşma açılması yönünde kullanması, tarafların iddia ve delilleri toplanarak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu vekilinin adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan doğrudan çalışanına yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı-