Dava dilekçesinin hakim tarafından havale edildiği tarih itibariyle davanın yasal beş günlük süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakla, davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Haciz ihbarnamelerinin, muhatabın, vatandaşı olduğu devlete ait yabancı dile çevrilerek gönderilmesine gerek bulunmadığı- Tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğünün, ancak ilgilisi tarafından, yedi günde şikayet yoluyla ileri sürülmesi gerektiği- İcra müdürlüğünce tebligatın usulsüz olduğuna karar verilemeyeceği- İcra müdürü kendi verdiği karardan dönemez ise de, daha önce verdiği kararın dosya kapsamı ve yasa hükmüne uygun olmadığını fark edip, onun yerine yasaya uygun olan kararı vermesine engel bir düzenlemenin de bulunmadığı- Şikayet dilekçesinde öne sürülmeyen hususların, sonradan ileri sürülmesi halinde, icra mahkemesince, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle re’sen gözetilecek hususlar dışında incelenmesinin mümkün olmayacağı-
İcra mahkemesinin evrak üzerinden inceleme yaparak, tebligatın usulüne uygun olduğunu tespit etmesi nedeni ile şikayetin reddine karar vermesinde usulsüzlük bulunmadığı-
Bilirkişi incelemesinin yaptırılması için gerekli olduğu belirtilerek 24.12.2014 tarihli tensip zaptının 7-8-9. bendi ile borçlu tarafça yatırılması istenen avansın, delil avansı niteliğinde olduğu, bu avansın yatırılmamasının sadece o delile dayanmaktan vazgeçme sonucunu doğuracağı, bu halde, Mahkemece verilen kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmamasının o delilden vazgeçilmiş sayılacağı anlamına geldiği değerlendirilerek şikayet dilekçesinde ileri sürülen ve bilirkişi incelemesi gerektirmeyen şikayet nedenleri üzerinde durulması, hasıl olacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken bilirkişi ücretinin gider avansı olduğundan yola çıkılarak şikayetin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikayetçi 3. kişi vekili dilekçesinde; hukuk bürosunun bulunduğu binada çıkan yangın sebebiyle binaya girişin tüm gün mümkün olmadığını ve bu sebeple haciz ihbarnamesine karşı süresinde itirazda bulunamadığını belirttiğinden, başvurusunun, "gecikmiş itiraz" olarak değerlendirilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından ihyası istenilen takip dosyasına ilişkin olarak imha tutanağının dosya içerisinde bulunmadığı, dosyanın arşivde 3 yıllık saklama süresi dolan dosyalardan olup olmadığı ve imha tutanağının 3 yıllık süreden sonra tutulup tutulmadığı dosya içerisinden anlaşılamadığı gibi, yöntemine uygun olarak imha edilen icra dosyaları hakkında da, "başka nedenlerle kaybolan icra dosyalarının ihyası" cümlesinden olmak üzere 4473 sayılı Yasa'nın 18. maddesi uygulanarak anılan dosyaların ihyalarının mümkün olması nedeniyle, yerel mahkemenin, imha talebinin süreye tabi olmamasına rağmen re'sen hakdüşürücü süre dikkate alınarak bu sürenin geçtiğinden bahisle dosyanın ihya edilemeyeceğine yönelik tespit ve gerekçesinin yerinde olmadığı-
İİK'nun 361. maddesine göre gönderilen muhtıranın iptali istemine yönelik başvuruda bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, haciz tutanağında infaz memuru olarak imzası bulunan kişinin duruşmada tanık olarak alınan beyanında özetle, müzik aleti, koşu bandı ve modülatör araç simülasyon kiti haricinde haczedilen eşyaların tamamının evde iki tane olduğunu belirtmesi üzerine, alacaklı vekilinin bu hususların haciz tutanağına yazılmaması nedeniyle tutanağın eksik düzenlendiği, haczedilen eşyaların lüzumlu eşya olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği yönünde tanık beyanına itirazda bulunduğu görüldüğünden, mahkemece mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak sureti ile haczedilen her bir eşyanın haczinin mümkün olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlu, "vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu" açıkça ileri sürmediğinden, satış ilanı tebliğ usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İlke olarak her davanın, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanacağı- Dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmayacağı- Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmaması durumunda davanın konusuz kalmasından söz edileceği ve böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek olmayacağı- Şikayet olunan vekili, icra emrine konu aracın kendilerine teslim edildiğine dair beyanda bulunduğundan, araç kendisine teslim edilen takip alacaklısının icra emri ile elde etmek istediği amaca ulaşmış olduğu ve tarafların işin esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararı kalmadığı-