Haciz edilen taşınır malların, sinai bir işletme olan fabrikanın bütünleyici parçası (ya da ipoteğin teferruatı) niteliğinde bulunup bulunmadığını tesbit için, yerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmadan karar verilemeyeceği–
Bir başvuruyu hukukî yönden nitelendirmenin hakimin görevi olduğu, bu nedenle başvuruda bulunanın yaptığı başvuruyu «itiraz» ya da «şikâyet» olarak nitelemiş olmasının önem taşımayacağı–
Takip dayanağı senedin (çekin) yabancı dilde yazılmış olması halinde, icra mahkemesince (tetkik merciince) -bir hukukçu bilirkişiye- Türkçe tercümesinin yaptırılarak senedin geçerli olup olmadığının (unsurlarının tamam olup olmadığının) araştırılması gerekeceği–
«Limitli ipoteklerde, ipotekli alacaklıya limitten fazla pay ayrılmaması gerekeceğine» dair itirazın sıraya ilişkin bir itiraz olduğu («Lehine üst sınır ipoteği kurulmuş bulunan alacaklıya sıra cetvelinde, limit dışında (fazla) pay ayrıldığına» ilişkin iddianın sıraya yönelik bir itiraz olduğu)-
Önceki takipte talep edilmemiş olan faiz alacağının müstakil olarak takip konusu edilmiş olması halinde, BK.’nun 113/II. maddesindeki (şimdi; TBK. mad. 131/2) koşulların oluşup oluşmadığı olgusunun yargılamayı gerektireceği ve bu durumda «borçlunun itirazının kabulüne» karar verilmesi gerekeceği–
Şikayet üzerine kanunda açıklık olmayan hallerde şikayet konusu hakkında duruşma yapılıp yapılmayacağı İİK'nun 18. maddesinin 3 fıkrasında belirtildiği gibi mercii hakiminin takdirine bırakılmışsa da, öngörülen takdir hakkı mutlak bir seçimlik hakkı olmayıp, halin icabına göre işin süratle neticelenmesini temine yarayan bir takdir hakkı olup, zabıtlar münderecatına göre şikayet konusu olay kesin olarak halledilecek ise, o takdirde duruşma yapılmasına lüzum bulunmaz, yok eğer aleyhine şikayet yapılan tarafın, türlü şekilde tecelli edebilecek olan savunması hükme müessir olacaksa bu halde duruşma yapılması mecburi bir nitelik kazanacağı-