Takibe konu bononun, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinden kaynaklanan kira bedellerinin ödeme aracı olarak verildiği konusunda taraflar arasında bir ihtilafın bulunmadığı, bononun teminat olarak verildiğine ilişkin kira sözleşmesinde hüküm bulunmadığı gibi, senet üzerinde de bu yönde bir kaydın olmadığı, kaldı ki; borçlunun, teminat olarak verildiğine dair bir iddiada da bulunmadığı, borçlu, borca itirazını, ilk üç ayın kira bedeli peşin ödendikten sonra kalan ayların kira bedelleri için verilen senet nedeniyle bir üç aylık ödeme daha yaptığı, alacaklı ile anlaşarak kiralananı tahliye etmesi nedeniyle borcu kalmadığı iddiasına dayandırmakta, ancak; borçlunun iddiasının yargılamayı gerektirir nitelikte olduğundan dar yetkili icra mahkemesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı-
Borçlu tarafından açılan menfi tesbit davasında, icra takibini yapmış olan alacaklı taraf olmadığından, mahkemece verilmiş olan tedbir kararından etkilenmeyeceği-
Senet bedelinin, senette 'Yirmin' olarak belirtilmiş olmasının (20.00 ) TL olarak değil (20.000) TL olduğunun kabulü gerekeceğini, aksi halin kabulünün aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı-
İcra mahkemesince “borca itiraz” üzerine mutlaka “duruşma açılarak inceleme yapılması gerekeceği; evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilemeyeceği-
Senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki hak ve silintinin ayrıca tasdik edilmemiş ise inkâr halinde yok hükmünde sayılacağı-
Mahkemece İİK'nun 169/a-6. maddesi hükmüne aykırı olarak karar yerinde gerekçesi açıklanmadan %20 oranı aşılmak suretiyle alacaklı aleyhine %40 tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemelerinin, sınırlı yetkili mahkemeler olup, sahtelik iddiasını inceleme yetkilerinin de genel mahkemelere göre daha kısıtlı olduğunu, borçlular tarafından takibe konu senet hakkında C.Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunun ve henüz soruşturmanın devam ettiğinin saptanması halinde, HMK.' nun 209.maddesindeki şartlar oluştuğundan, sahtelik iddiasının sonucunun beklenmesi ve icra mahkemesince 'takibin durdurulmasına' karar verilmesi gerekeceği-
Sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç sebebiyle verildiğinin kabul edilebilmesi için; belgede, takip dayanağı senede açıkça atıfta bulunulmasının zorunlu olduğu-
Vekilin çek düzenleyebilmesi için, kendisine verilen vekaletnamede -çekin vekaleten imzalandığı yazılmada dahi- bu konuda açıkça yetki verilmiş olması gerektiği-
Borçlu olarak küçük çocuğa velayeten annesine ödeme emri gönderilmiş olması ve icra takibinin diğer borçlusunun da veli olan annenin olması halinde, ikisi arasında menfaat çatışması bulunduğundan TMK.'nun 426/2. maddesi uyarınca, vesayet makamının küçük borçluya bir 'temsil kayyımı’ ataması ve kayyum atandıktan sonra bu kayyuma yeniden ödeme emri tebliğ edilmesi gerekeceği-