Menfi tespit davasında alacaklı hakkında asıl alacak miktarı üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak takip konusu alacak miktarı esas alınmak suretiyle yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra Mahkemelerinin, önlerine gelen uyuşmazlığı hızlı ve seri olan takip hukuku kurallarına göre çözümlerken, genel mahkemede görülen menfi tespit davasının sonuçlanmasını bekletici mesele yapmaz ise de genel mahkemenin menfi tespit davasının kabulüne yönelik kesinleşmiş hükmünü HMK 114/1-i maddesi gereğince göz ardı edemeyeceği, ........ Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile davacının takibe dayanak bono nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verildiğinin, kararın ............ tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, o halde mahkemece genel mahkemenin kesinleşen menfi tespitin kabulüne dair kararına uygun olarak borca itirazın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Bono üzerinde teminat ibaresi bulunması da, alacaklının "bononun teminat olarak alındığı" yönündeki kabulü mahkemeyi bağlayacağından, takibe konu bonoların taraflar arasında imzalanmış sözleşme kapsamında teminat olarak verildiğinin kabulü ile takip dayanağı bonoların tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığından, borca itirazın, İİK. mad. 169/a uyarınca kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dayanak senedin tefecilik faaliyeti sonucunda elde edildiği, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığına ilişkin borca itiraz niteliğindeki bu dava nedeniyle takip fiilen ve tedbiren durdurulmadığından mahkemece, borçlunun inkar tazminatı ile sorumlu tutulması ve istinaf dilekçesinde açıkça aleyhine verilen tazminata ilişkin istinaf sebebine yer verilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince tazminat yönünden istinaf incelemesinin yapılmaması hatalı olup, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Somut olayda, 'takibe konu bono bedellerinin haricen ödendiği' iddia edilmiş olup, borçlunun başvurusunun, bu hali ile İİK’nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu; bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiş olduğu- Buna göre İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince 'takibin durdurulmasına' karar verilmesi gerekirken, 'takibin iptali' yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı tarafından borçlu şirket hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurusunda, şirketi temsile yetkili tek kişinin adı geçen kişi olduğunun, takibe konu senetlerdeki imzanın da şirket temsilcisine ait olmadığını ileri sürerek borca itiraz ettiği, mahkemece, imzaya itirazın kabulü ile alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedildiğinin görüldüğü, bu durumda İİK. 169a'da; 'para cezası verileceğine dair hüküm bulunmadığından, mahkemece para cezasına hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Bölge adliye mahkemesince alacaklının süre tutum dilekçesi içeriği gözetilerek yalnızca kamu düzeniyle ilgili hususların incelenmesi ile yetinilmesi gerekirken, süresinden sonra sunulan gerekçeli istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenler esas alınarak; borçlu site yönünden İİK 169/a kapsamında takibin durdurulması gerektiği, yine diğer borçlu yönetici yönünden ise, tek başına site adına kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmediği nedenle şahsen sorumlu olduğundan bahisle davanın reddi yönünde hüküm verilmesinin doğru olmadığı, zira bu hususların kamu düzenine ilişkin olan ve bölge adliye mahkemesince re'sen dikkate alınacak nedenler kapsamında olmadığı-
Dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır- İİK'nun 169/a maddesi uyarınca, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir- Taraflar arasındaki sözleşme içeriğinden, senet vade tarihi ve miktarının uyumlu olduğu, takibe konu senedin teminat senedi olduğu anlaşılmış olup Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre senet üzerinden anlaşılmayıp ayrı bir sözleşmeye dayalı teminat iddialarının İİK'nun 169. maddesi kapsamında 'borca itiraz' niteliğinde olup, İİK’nun 170/a maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği-
Bono üzerindeki teminat ibaresi neyin teminatı olduğunun ayrıca açıklanmadığı sürece bononun başlı başına teminat bonosu olduğunu göstermeyeceği, diğer yandan teminat iddiasının kabulü için bu hususun taraflarca ayrı bir sözleşmede belirtilmesinin de zorunlu olmadığı, somut olayda alacaklının dayanak bononun teminat olarak alındığı yönündeki kabulünün mahkemeyi bağlayacağı, öte yandan, senedin, teminat senedi olduğu iddiasının İcra ve İflas Kanunu'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz olduğu, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin durmasına karar verileceği, o halde, alacağın tahsilinin gerekip gerekmediği yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından ve itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğinden, İlk Derece Mahkemesi’nce takibin iptali isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nce alacaklının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile borca itirazın kabulü ile muteriz borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Senet ön yüzünde yer alan “İşbu senet .......... tarihli hasılat/ürün kira sözleşmesi dışında kullanılamaz. Üçüncü şahıslara verilemez. Tarafların sözleşmeyi karşılıklı fesih etmesi durumunda iade edilecektir. Teminat senedidir. Ödemelerde kullanılmaz.” şeklindeki ibarelere göre, veriliş nedeninin kira sözleşmesi olarak belirtilmiş olması karşısında, senedin, Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1-b maddesine göre; "kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi" unsurunu taşımadığı, kaydın, senedin kayıtsız şartsız borç ikrarına havi olması şartını ortadan kaldırdığı anlaşılmakla, senedin kambiyo vasfı taşımadığının, dolayısıyla alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin açık olduğu, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, senedin ön yüzünde yer alan ibare nedeni ile TTK’nin 776/1-b maddesinde belirtilen kayıtsız şartsız ödeme vaadini içermeyen senede dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptali gerekeceği-