Her ne kadar mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve sair itirazlar incelenmiş ise de icra mahkemesinde borcun bulunmadığı iddiasının yalnızca İİK'nun 169/a maddesindeki belgelerden biriyle ispat edilebileceği, genel mahkeme yargılaması yapar gibi defter ve belgelerin incelenemeyeceği, borçlunun İİK'nun169/a maddesi kapsamında bir belge de sunmadığı görülmekle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibine konu belgenin yabancı dilde düzenlendiği, muhatap banka da yabancı olduğundan işlemin "yabancılık unsuru" içerdiği görüldüğünden, TTK. mad. 820 gereğince, takibe konu belgenin imza edildiği ülke ile ödeme yerinin bulunduğu ülkenin hukuk mevzuatını ve dilini bilen Üniversitelerin Ticaret Hukuku kürsüsünden özellikle kambiyo hukuku alanında yetkin bilirkişiden "takibe dayanak belgedeki kayıtların kambiyo hukukundaki karşılıkları ile açıklanması" amacıyla rapor alınması gerektiği- Alınacak bilirkişi raporunda Türk mevzuatına ilişkin ve hukuki nitelendirme olmaması gerektiği- İcra takibine dayanak belgenin kambiyo vasfında olduğunun ve alacaklının takip hakkının bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde borçluların borca yönelik itirazların mahkemece inceleneceği-
Özel Dairenin direnmeye konu bozma ilamında yer alan “takip alacaklısının takip hakkının bulunup bulunmadığı, söz konusu belge çek niteliğinde ise borçlunun sorumluluğunun bulunup bulunmadığı” cümlesinin çözümü hukuk alanında ve hâkimin yargı yetkisinde olması nedeniyle bozma ilamından çıkartılmak suretiyle hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile bozulması gerektiği-
Takibe dayanak çekin konu edildiği davacılar tarafından davalı bankaya karşı açılmış bulunan menfi tespit davasında çeklerin bedelsiz kalıp kalmamasının iyi niyetli davalı banka yönünden çeklerin bir ödeme vasıtası olduğu sonucunu değiştirmeyeceği, dava konusu çekler dava dışı şirket tarafından davalı bankaya ciro ve teslim edildiğini, her iki davacı şirketin müşterek imza yetkisi tanıdıkları ve bu yöndeki kararın ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı davacı şirketlerin üzerilerindeki keşide tarihi yaklaşmakta olan çeklerden doğacak borçlarından haksız şekilde kurtulmak çabasıyla şirketlerini münferit temsilden müşterek temsile dönüştürmüş oldukları,davacılar tarafından açılmış bulunan menfi tespit davasının gerekçesi doğrultusunda hükmün kesinleştiği-
Mahkemece, borçlunun, zamanaşımı itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulması yerine, icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Takibe konu senedin A... tarafından tanzim edildiği, dosyada mevcut 20.04.2012 ve 29.11.2013 tarihli vekâletnameler incelendiğinde şirket müdürü H... tarafından A.'ya geniş yetkiler içeren (senetleri tanzim ve imza yetkisi dâhil) genel vekâletnameler verildiği ancak vekâletnamelerde açıkça kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisinin olmadığı; bu şekilde geniş yetkiler içeren vekâletnamelere dayalı olarak yetki verilen A.’nın borçlu şirketler adına kambiyo senedi düzenleme konusunda yetkisinin olup olmadığını, alacaklının bilmesinin beklenemeyeceği- Bu nedenle alacaklının takibe girişmekte ağır kusurlu olduğunu kabul etmek hakkaniyete aykırı olacağı gibi; kötü niyetli olduğunu kabule de imkân bulunmadığından mahkemenin, alacaklıyı İİK.'nın 169/a-6. maddesi gereğince kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutmamış olmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Mahkemece, borçlu şirket tarafından vekil tayin edilen şahsın çekin keşide tarihinden önce vekillik görevinden azledilip edilmediği belirlenerek; azledilmemiş ise veya vekile çekin keşide tarihinden önce bir azilname tebliğ edilmemiş ise, paraf imzanın söz konusu şahsa ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, çekin tahrifat öncesi keşide tarihi de tespit edilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçlunun takibe dayanak bononun düzenlenme tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasında bulunduğu, mahkemece; bu iddiaya ilişkin HMK'nun 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesinin yaptırılmasının gerektiği-
6762 sayılı TTK.'nun 726. maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresinin 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıl olduğu-
Borçlu keşidecinin, senedin teminat senedi olduğuna yönelik kişisel def'iyi (senet metninden bononun teminat olarak verildiği anlaşılmasa da) bono lehtarı olan alacaklıya karşı ileri sürebileceği- Alacaklı "bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiğini" kabul etmekle birlikte bononun teminat amaçlı değil, "malın teslimi karşılığında verildiğini" beyan ettiğinden, bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiği taraflar arasında çekişmesiz olup, bu hususun borçlu tarafından yazılı delille ispatına gerek bulunmadığı- Alacaklı tarafından düzenlenen faturanın üzerindeki ibareler ve alacaklı vekilinin borçluya gönderdiği cevabi ihtarnamede açıklamalar da gözetildiğinde, satım sözleşmesi kapsamında verildiği çekişmesiz olan bononun tanzim tarihi ve bedeli ile fatura tarihi ve miktarı aynı olup, faturada satım bedelinin eşit taksitler halinde ödeneceği kararlaştırıldığına göre senedin teminat amaçlı olarak alacaklıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği- Bunun için senet veya fatura üzerinde senedin satım sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine ilişkin bir kaydın bulunmasına gerek bulunmadığı- "Takibe konu bononun ön ve arka yüzünde teminat ibaresinin bulunmadığı, senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilmesi için neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılması gerektiği, takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde bono olduğu" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-