Dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği, buna göre belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesinin gerekli olduğu-
Çekin ileri tarihli olarak düzenlendiğinin, ancak çeke atıf yapan İİK.nun 169/a maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile kanıtlanması halinde kabul edilebileceği-
İlk derece mahkemesince; öncelikle; çekler üzerindeki imzalar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak imzaların davacının eli ürünü olduğunun anlaşılması halinde, çeklerin keşidecisi olan şirketin, keşide tarihi itibarıyla yetkililerinin ilgili ticaret sicil müdürlüğünden sorularak, gelen yazı cevabı doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun senede karşılık çek verilerek borcun yenilendiği ve senedin bedelsiz kaldığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmesi, borca itiraz niteliğinde olup, başvurunun niteliği de gözetilerek İİK'nun 169/a-1 maddesi gereğince mutlaka duruşma açılması ve itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerekeceği, dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemeyeceği-
Direnme kararına karşı temyiz yasa yolunun açık olabilmesi için direnme karar tarihi olan 23.07.2015 tarihi itibariyle temyize konu miktarın 5.980TL üzerinde olmasının gerekli olduğu, direnme kararını temyiz eden borçlu vekilinin temyiz dilekçesi, icra takibine dayanak bonoda kendisine atfen atılı bulunan imzaya itiraz üzerine verilen karara yönelik olup, icra takibine konu asıl alacak miktarı olan 5.000TL temyiz kesinlik sınırının altında olduğundan direnme kararının temyizinin mümkün olmadığı-
Senet bedelinde tahrifat yapıldığı iddiası "borca itiraz" olup, İİK. mad.169-a/6 uyarınca, borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu (asıl) alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği- Mahkemece, itiraz olunup kabul edilen miktar üzerinden, yani durdurulmasına karar verilen miktarın %20'si oranında tazminata hükmedilmesi gerekirken asıl alacağın tamamı üzerinden tazminata hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Cirantanın taraf olmadığı menfi tespit davasında verilen kararın temlik alan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceği- Alacaklı hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile zararına hareket ettiğini ispat edemediği gözetilerek, İİK. mad. 169-a/1'da öngörülen nitelikte bir belge ile de iddiasını ispatlayamadığından borçlunun itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği-
Dosya içinde bulunan imza sirkülerine göre, kooperatif yetkililerinden herhangi ikisinin, müşterek olarak atacakları imzaları ile kooperatifi temsil ve ilzama yetkili oldukları görülmüş olup, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda ise inceleme konusu çekteki imzanın tek seferde atılmış bir imza olduğunun rapor edildiği, borçlunun başvurusunun bu haliyle İİK'nun 168/5 ve aynı Kanunun 169. maddelerine göre borca itiraz niteliğinde olduğu, bu durumda itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında "itirazın kabulü kararı ile takip durur" hükmüne yer verildiği, mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Dayanak belgenin "hangi ilişkinin teminatı" olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği, bunun için de, belgede İİK. mad. 169/a uyarınca takip dayanağı senede atıf yapılmasının zorunlu olduğu, somut olayda, genel kredi sözleşmesinde takibe dayanak senede atıf bulunmadığından, mahkemece borca itirazın reddine karar verilmesi gerekeceği-
"Takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak sözleşme ile birlikte verilen teminat bonosu olduğu" şeklindeki iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürünin takip talebi üzerine senetten anlaşılmayan bir hususu inceleyemeyeceği ve borçlular icra mahkemesine başvurusunda icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı davrandığını ileri sürmediğinden, borçluların icra mahkemesine başvurusunun şikâyet mahiyetinde olmadığı- Borçlular talebini şikâyet olarak nitelendirip İİK'nın 170/a. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasını talep etmiş ise de, hukuki nitelendirme hâkime ait olup senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine ilişkin borca itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği- "Borçluların iddiasının kişisel def'i niteliğinde olduğu ve bu hususun alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-